hillary clinton etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hillary clinton etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ağustos 2011 Salı

RUM PATRİKHANESİ – GEORGE BUSH – LATSİS VAKFI - MUHTAR KENT ve COCA COLA


Geçmiş yazılarımızda Yunanistan’ın içinde bulunduğu mali kriz ne boyutta olursa olsun, Rum Patrikhanesi’nin Ekümenikliği ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konularında her daim maddi ve moral destek bulunabileceğini, önümüzdeki süreçte ise AB ve çevrelerinin eskisi kadar etkili olamayacaklarını fakat bu kez de ABD’nin daha aktif bir aktör olarak karşımıza çıkacağına işaret etmiştik.

Nitekim kısa bir süre evvel Türkiye ziyareti yapan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı ve mutlaka önemli konuların ele alındığı görüşme sonrasındaki basın toplantısında, yine Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını bir “mesele” olarak ortaya koydu. Hillary Clinton’un bu davranışı ile ABD’nin konunun baş aktörü olduğunu gizlemeye gerek de duymadığını anlamış olduk. 

PATRİKHANE BİNALARININ RESTORASYONUNA 7 MİLYON EURO KAYNAK HAZIR… 

Rum Patrikhanesi, ekonomik krize rağmen şu anda Patrikhane binalarının restorasyonu için yaklaşık “7 Milyon Euro” kaynak temin etmiştir. Bu kaynak her an kullanılabilir haldedir ve restorasyonla ilgili adımların atılması için daha evvelki yazılarımızda belirttiğimiz gibi; yeni yasama döneminde yapmayı planladıkları Ankara temasları beklenmektedir.

BÜYÜKADA YETİMHANESİNİN RESTORASYONUNA 70 MİLYON EURO KAYNAK TAMAMLANIYOR…

Avrupa’daki krize rağmen bu para yakında tamamlanacak ve Büyükada’daki eski “Yetimhane Binası” -ki Avrupa’nın en büyük ahşap binası olma özelliğini taşımaktadır- restore edilecektir.

Şimdi bu restorasyonun yapılması için kurulan bir komisyona dâhil olanların bazılarını ve gelişmeleri irdeleyelim.

GEORGE BUSH

Eski Amerika Devlet Başkanı George Bush’un, başkanlığı döneminde Rum Patrikhanesi’ne olan özel ilgisini ve desteğini burada bir kez daha ifade etmenin gereği yoktur. Ancak bu desteğin halen devam ettiğini belirtmek gerekir. George Bush; Amerikalı firmalar ve vakıflar nezdinde, maddi ve moral destek için Patrikhane’ye yardımcı olmakta ve Büyükada Yetimhanesi’nin restorasyonu ve bu işin finansmanı için kurulan komitede de bizzat yer almaktadır.

LATSİS VAKFI

2004 yılında, Rum Patrikhanesi ile ilgili Türkiye ve Yunanistan’da birtakım haberler çıkmıştı. Selanik yakınlarındaki Piliea bölgesinde, mülkiyeti Rum Patrikhanesi’ne ait ve çok değerli 330 dönümlük bir arazide dev bir alışveriş merkezinin inşaatına başlanmıştı. O tarihte, bu inşaatın, Yunanlı armatörlere ait olan “Lamda Development” ile “Sonae Kharangionis” firmaları tarafından kurulan “Piliea” adlı şirketler tarafından yapıldığı söylendi. Lamda Development firmasının sahibi aynı zamanda Yunanistan’ın ikinci büyük bankası olan “Eurobank EFG”nin da sahibi olan armatör “Spiros Latsis”dir.

Eurobank EFG ise eski adı ile “Tekfenbank”, şimdiki adı “Eurobank Tekfen” olan Türk bankasının 2006’dan itibaren % 70 sahibidir.

Rum Patriği Barholomeos 2009 Ağustosunda, Yunanlı armatör Latsis'in emrine verdiği “Alexander” (İskender) adlı gemi ile “Xenefondus Manastırı”nda düzenlenen törenlere katılmıştı ve bu ailenin Rum Patrikhanesi’ne çok büyük desteği bulunmaktadır.

MUHTAR KENT ve COCA COLA

Tüm Dünya’da Coca Cola ve ABD özdeşleşmiştir ve Coca Cola’nın büyüklüğü yadsınamaz. Bu dev şirketin Türk asıllı bir tepe yöneticisi vardır. “Muhtar Kent”.

Bir Türkün böyle bir Dünya devi firmada tepe yöneticisi olması, “Coca Cola Company İcra Başkanı” olması elbette ki sevindirici bir husustur. Muhtar Kent’in babası ise bir dönem “Efsane Büyükelçi” olarak bilinen “Necdet Kent”tir ve 2. Dünya Savaşı esmasında, Marsilya'da Büyükelçi iken 80 Yahudi'nin Naziler tarafından gaz odasına gönderilmesini, Türk pasaportu vererek engellediğinden ötürü kendisine “Türk Schindler”i lakabını takılmış ve Yahudiler tarafından “Şükran Ödülü”ne layık görülmüştür.

Birkaç yıl evvel, Ayvalık Cunda'da, (Ali Bey Adası) Koç Holding Şeref Başkanı "Rahmi Koç" tarafından bir kilise restore edildi ve “Necdet Kent” adı verilerek kütüphaneye dönüştürüldü. Muhtar Kent, babasına ait 1500 kitabı buraya bağışlamış ve bu açılış Rum Patriği Bartholomeos tarafından da onurlandırılmıştı.

Muhtar Kent’in Rum Patriği ile olan diyalogu hayli eskiye dayanmaktadır ve bu kez de hem kişisel, hem de Coca Cola olarak Patrikhane’yi desteklemekte, Büyükada Yetimhanesi’nin ıslahı için oluşturulan komitede yer almaktadır.

Muhtar Kent’in Atlanta’daki odasının duvarını ise Rum Patriği ile Papa’nın birlikte görüldüğü ve Patrik tarafından Muhtar Kent’e imzalanmış bir fotoğraf uzun zamandır süslüyor. Barholomeos’un Ekim 2009’daki ABD ziyareti sırasında Patrik onuruna yemek verenler arasında Coca Cola'nın CEO'su Muhtar Kent de bulunmaktaydı.

Büyükada Yetimhanesi için gerekli “70 Milyon Euro”nun toplanmasının -krizi falan dert etmeye gerek kalmadan- çok da zor olmayacağı görünüyor.

Tabi ki Büyükada Yetimhanesi’nin ıslahı için sadece yukarıda zikrettiğimiz kişiler devrede değil. “Megali İdea“ yanlıları ve destekçilerinden oluşan çok büyük ve güçlü bir blok Rum Patrikhanesi’nin her derdine “deva” olmaya hazırdır.

29 Temmuz 2011 Cuma

BOJİDAR ÇİPOF 29 TEMMUZ 2011 TEK RUMELİ TV'DE



Araştırmacı Yazar Bojidar Çipof; 29 Temmuz 2011'de, Tek Rumeli Tv'de Murat Er'in sunduğu Ana Habere konuk oldu. 1 Ağustos 2011'de Heybeliada Ruhban Okulu'nda; Rum Patriği Bartholomeos ile birlikte Kudüs, Antakya (Şam'da bulunur) ve İskenderiye patrikleri ile Kıbrıs Başpiskoposu'nun yapacakları gizemli toplantıyı irdeledi. 15 Ağustos'ta Sümela Manastırı'nda yapılacak ayin hakkında değerlendirmelerde bulundu.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

HİLLARY CLİNTON’UN TÜRKİYE’YE YAPTIĞI “HEYBELİADA RUHBAN OKULU” BASKISI

Araştırmalarımızı bir zamandır sizlerle paylaşamadık. Bilindiği gibi, ülkemiz bir seçim atmosferinden geçti ve seçim sonrası da tarihimizde ”Yemin Krizi” olarak yerini alan bir süreci yaşadık/yaşıyoruz. Medyayı fazlasıyla meşgul eden bu süreç ne yazık ki bizi yüreğimizden sarsan şehit haberleriyle devam etti. Bu acıları bir daha yaşamamayı, anaların, eşlerin, evlatların yüreğine bir daha kor düşmemesini diliyoruz. 

Araştırma alanımızda olan Fener Rum Patrikhanesi ve Yunanistan’ın (krize rağmen) faaliyetleri bu süreçte durmadı ve bilakis devam etti. TBMM’nin kısa bir süre sonra gireceği tatilden sonra bilindiği gibi en önemli gündem “Yeni Anayasa” olacaktır ve hazırlanacak olan anayasada kendi lehlerine maddeler yer alması için şimdiden yoğun bir kulis yapılmaktadır.

Fener Rum Patrikhanesi lehine ülkemizde, akademisyenler ve medya mensupları arasında fazlasıyla taraftar bulunmaktadır ki buna geçmiş yazılarımızda çokça yer verdik. Yapılacak yeni bir anayasada tüm kesimlere özgürlük ve refah sunulması elbette ki Hıristiyan bir Türk vatandaşı olarak bizim de dileğimizdir. Ancak Fener Rum Patrikhanesi’ne “ekstra” imtiyazlar verilmesi ve “Ekümenik” statüsünün kabul edilmesi ile başka Hıristiyan Türk vatandaşları üzerinde hükümran olunması olasıdır ve bu da mevcut Anayasa’nın “24. Madde”si olan “Din ve Vicdan Hürriyeti”ne aykırılık teşkil edecektir. 

Heybeliada Ruhban Okulu’nun “Patrikhane talepleri” kabul edilerek açılması mevcut Anayasa’nın 4 maddesine aykırılık teşkil etmektedir. 

Anayasa’daki YÖK’ü tanımlayan “130.” ve 131.” Maddeler ile askeri akademiler ve polis meslek yüksek okullarına şu ifade ile “Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumları özel kanunlarının hükümlerine tabidir.” diyerek YÖK açısından ayrıcalık tanıyan “132.” Maddesine göre; Heybeliada Ruhban Okulu “Patrikhane Talepleri”ne uygun olarak açılamaz. 

Anayasa’nın  “174.” Maddesi olan “İnkilap Kanunlarının Korunması” Maddesinin 8. Bendi olan “3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun”a göre ise eğitim esnasında “raso” denen siyah dini giysiler giyilemez. Hoş bu kanun maalesef İstanbul Adalar ve Trabzon’da her fırsatta ihlal edilmektedir. 

Yeni Anayasa çalışmaları çerçevesinde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Yeni düzenlemeler mutlaka genele matuf olarak yapılırken, “Ekümenizm”in kabulü ve “Heybeliada Ruhban Okulu”nun açılması için arada bazı gedikler bırakılmamasına özen gösterilmelidir. Birkaç sene evvel Patrikhane’nin avukatı Kezban Hatemi’nin eşi Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’nin Patrikhane için bir “Kanun Taslağı”nı  “kendiliğinden” hazırladığını ve siyasi çevrelere dağıttığını anımsamalıyız. Bu kanun taslağı; o esnada “yandaş” bulamayıp kanun teklifi olarak Meclis’e sunulamamıştı. Bu tür çabaları Anayasa çalışmaları süresince farklı kesimlerden görmemiz yine olasıdır.

Patrikhane’nin ve Rum Cemaati’nin sorunlarının halledilmesi amacıyla yapılacak düzenlemelere bir itirazımız yoktur. Ancak elde edebilecekleri yeni haklar ile Patrikhane’nin Rum Cemaati dışında kalan diğer Hıristiyan cemaatler ya da topluluklar üzerinde  “egemen” olma hakkı oluşmamalıdır.

Heybeliada Ruhban Okulu”nun açılmasına da bir itirazımız yoktur ama bu açılma ülkemizdeki milyonlarca yüksek eğitim almak isteyen genç ile “eşit” bir yapıda ve şu andaki Patrikhane taleplerine göre değil tamamen yasalara bağlı olmalıdır. Zira şu andaki talepler hem Anayasa, hem YÖK Yasası’na ve “laiklik” kavramına aykırıdır.

Bu önümüzdeki “Ağustos” ayından itibaren Patrikhane’de birçok aktivite planlanmıştır. Geçen 15 Ağustos’ta “Sümela Manastırı”nda yapılan ayinle kıyaslanmayacak kadar daha büyük bir organizasyon önümüzdeki 15 Ağustos’ta yapılacak, Sümela, hatta Trabzon içi adeta “kurtarılmış bölge” görüntüsünde olacaktır.Yine Ağustos içinde bir başka aktivite; Bozcaada, Zeytinli Köyü’ndeki Aya Todori Kilisesi’nde planlanmıştır. Bu sene; Bartholomeos’un ruhani yaşamının 50. Yılıdır. Bir yandan Bozcaada’da, bir yandan Heybeliada Ruhban Okulu’nda yapılacak etkinliklerle, esas amaç olarak okulun gündemde kalması hedeflenmiştir. Bilinenin aksine bu okulu 1971 yılında Türkiye kapatmamıştır. YÖK’e bağlanmayı reddettikleri için kendileri kapatmış ama “Türkiye Ruhban Okulu’nu kapattı” şeklinde yanlış bilgiler ortaya atılmıştır.

Avrupa Birliği’nin şu an birkaç ülkeyi kapsayan olumsuz ekonomik durum itibariyle fevkalade zor durumdadır. Bir yandan bu durum söz konusu iken, öte yandan “Dönem Başkanlığı” açısından da bizi de ilgilendiren bir problem vardır. Kıbrıs Rum Kesimi’ne verilmek istenen dönem başkanlığına bilindiği gibi Türkiye’nin itirazı büyüktür. Bu itiraz Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ağzından; dönem süresince Başbakan ile Dışişleri Bakanlığı mertebesinde, “ilişkilerin dondurulması”  şeklindedir. Biz her ne kadar “Rum Kesimi” desek de maalesef AB ve ABD; Rum Kesimi’ni ya da Güney Kıbrıs’ı tek “Kıbrıs” olarak kabul etmektedirler. Bu makalemizdeki konumuz tabi ki bu hususu irdelemek değildir. Ancak ilişkilerin dondurulduğu bir ortamda AB kanadından her zaman yapılan “Ekümeniklik” ve “Ruhban Okulu” baskıları bu dönem o kadar etkili olmayacaktır. Bu durumda bu sene Patrikhane lehine tek aktör olarak ABD’yi göreceğiz.

Nitekim bunun emaresini de geçtiğimiz 16 Temmuz’da gördük ABD Dışişleri Bakanı “Hillary Clinton”, çeşitli temaslarda bulunmak için geldiği İstanbul’da, Rum Patriği ile de Patrikhane’de 2 saat görüştü. Bir ABD Dışişleri Bakanı için bu gerçekten bu çok uzun bir süredir. Hillary Clinton bu ziyaret kapsamında görüştüğü Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte yaptığı basın toplantısında ise Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını umduğunu vurgulamıştır. ABD’nin yakın süreçte baskıyı arttıracağı kesindir. 

Türkiye ve ABD Dışişleri bakanlarının ortak basın toplantısında bu konunun yer alması ise manidardır.

Hillary Clinton’un geçtiğimiz sene içinde Ayasofya’da korsan ayin yapmaya kalkışan Yunan asıllı Amerikalı milyarder “Chris Spirou” ile ne kadar samimi olduklarını bir makalemizde fotoğrafları ile ortaya koymuştuk. Şimdi önümüzde Ağustos için, evvelâ Trabzon Sümela, sonra Bozcaada’ya dikkat etmeliyiz.

Yeni Anayasa çalışmaları çerçevesinde Patrikhane konusuna da maksimum dikkat etmeliyiz.

Rum Patrikhanesi’nin Ortodoks Halifeliği ile eşanlamlı olan “Ekümenizm”  statüsünü kazanmaması ve “Heybeliada Ruhban Okulu”nu kendi talepleri doğrultusunda açmaması için yeni Anasaya’da bir gedik olmamalıdır.