trabzon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
trabzon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Haziran 2019 Çarşamba

TSİPRAS’DAN PONTUS HAMLESİ

Yunanistan Resmi Gazetesinde, "Pontuslu Rumların Tarihsel Arşivi Hazırlama Komitesi" adlı ortak bir komitenin kurulmasıyla ilgili olarak 31 Mayıs 1919 tarihinde B/2009 sayı numaralı, Başbakan Alexis Tsipras tarafından imzalanmış bir kararname yayınlandı. (ΦΕΚ, Τεύχος B’ 2009/31.05.2019)
Bu kararnameyi Alexis Tsipras’ın istifasının öncesinde Türkiye aleyhine attığı bir adım olarak da yorumlayabiliriz ya da istifanın ardından yapılacak seçimlerde Türkiye aleyhtarlığının prim sağlaması için atılmış bir adım.


Fotoğraf: Alexis Tsipras’a Pontus dernekleri ile görüşmesinde kendisine kemence hediye edilirken. Yakasında “G” soykırım anlamında “Genocide rozeti bulunuyor.
 Yunanistan’da Pontus dernek ve kulüplerinin parçalanmış bir yapısı vardır ve aralarında yapılan törenler ve tarihleri üzerinde bile fikir ayrılıkları bulunuyor. Türkiye aleyhine yapılan etkinlikleri kendi doğrultularında yapmaktalar. Oysaki bu işin arkasındaki finansörler ve üst akıl, sayıları azımsanmayacak kadar çok olan Pontus dernek ve kulüplerinin bir arada, tek ses olarak hareket etmelerini arzulamaktalar. Alexis Tsipras da bu adımı atarak bir anlamda bütün Pontus dernek ve kulüplerini bir çatı altında toplamayı amaçlamaktadır.
1994 yılında, Yunanistan Parlamentosu’nda 19 Mayıs 1919 tarihini “Pontus Soykırımının Anma Günü” olarak kabul eden bir yasa onaylanmış ve 8 Mart 1994 tarihli Yunanistan Resmi Gazetesi’nde yayınlanmıştı. 
Bazı medya unsurlarında şu paragraf yer aldı: “Bu, Başbakan Alexis Tsipras'ın, Pontus Helenizm’inin soykırımının hatırasını korumak için, Pontus toplumlarının temsilcilerine ortak bir komite kurulmasına yönelik taahhüdünün gerçekleştirilmesidir.
Alexis Tsipras ile Pontus dernek ve kulüplerinin temsilcileri, 18 Mayıs 2019'da Selanik'teki Başbakanlık binasında toplandılar. Sözde Pontus soykırımı iddiasının 100. yıldönümünden bir gün önce böyle bir toplantı yapılması dikkat çekti! Komisyonun çalışmaları, Yunanistan Resmi Gazete’sinde detaylı olarak açıklandı. Açıklama, Pontus kültürünün ve Pontus tarihinin ortaya çıkmasına ilişkin tekliflerin detaylandırılması ve değerlendirilmesi süreci hakkındaydı. Ayrıca Selanik ve Atina’da tematik parkların oluşturulmasına yönelik tekliflerin hazırlanması ve sunulması istendi. Bu parklarda yapılacak tematik peyzaj ile gezenlerde Pontus kültür ve tarihinin vurgulanarak algı yaratılması hedeflenmektedir.
Yunanistan’da ve Dünya’da “Megali İdea”, “Patrikhane”, “Ruhban Okulu” hususları ile ilgilenen çok sayıda oluşum/destekçi bulunuyor. Bunların Pontusçuluktan ayrıldığı bir nokta var!
Megali İdea, Patrikhane, Ruhban Okulu konularında Türkiye’ye baskı yapanlar; başta ABD olmak üzere AB ülkeleridir. Özellikle ABD “Archon” topluluğu, ABD’de çok zengin ve etkin kişilerden oluşur ve kendilerini canlarını ve mallarını Helenizm ve Patrikhane uğruna harcamaktan sakınmayacak kişiler olarak tanımlarlar!
Pontus dernek ve kulüplerinin faaliyetlerini Megali İdea, Patrikhane, Ruhban Okulu konuları ile iç içe olsalar da ayrı değerlendirmek gerekiyor! Çoğunluğu Yunanistan’da bulunan, Avrupa ve ABD ile Kanada ve Rusya’da sayıları yüzlerle ifade edilebilecek, linkte bir kısmının listesi bulunan dernek ve benzeri Pontusçu oluşum var. 

Megali İdea’nın Türkiye aleyhine çalışan bir başka kolu olan Pontusçuluk on yıllardır çok aktif durumda!

Üzücü olan Karadeniz insanı arasında bir kısım insanları sözde Pontus soykırımı masalına inandırmış olmaları.

Bunun yansıması olarak yazılmış/yazdırılmış Pontusçu kitapların, makalelerin sayıda azımsanamaz.

Aşağıda hakkında bilgi bulunan Yunanlı İvan Savidis’in sahibi olduğu “Pontos News” adlı bir site bu konuda başı çeken medya unsurları arasında. Örneğin bu sitede çıkan bir haberde şu iddia yer aldı; “1919'da Kemal Paşa'nın Samsun'a geçişini takiben Pontus'ta yüz binlerce Yunanlıyı katlettiler. Erkekler, kadınlar ve çocuklar dâhil olmak üzere 350.000'i aşan soykırım kurbanı vardır. Tecavüzler, işkenceler ve taburlarda zorunlu ağır çalışmalar Pontuslu kardeşlerimizin ölümüne yol açtı. Ve bu bir soykırımdır. Pontuslular Rum, Yunanlı ve Hıristiyan oldukları için öldürülmüşlerdir.” denilmektedir.
Sözde Pontus soykırımının 100. yılı için Yunanistan’da sayısız etkinlik düzenlendi. Bir bakıma 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsuna ayak basmasının 100. yılının Türkiye’deki kutlamalarını gölgelemeye çalıştılar. Bu seneki sözde Pontus soykırımının 100. yılı için oluşturulan logo; “PGNTGS” şeklindeydi. Pontos kelimesinin içindeki  “O” harfleri yerine “Genocide” (soykırım anlamında) “G” harfi kullandılar.
Gelelim yazımızın konusu olan "Pontuslu Rumların Tarihsel Arşivi Hazırlama Komitesi"ne!
Komisyon; Makedonya-Trakya Sektörü’nden sorumlu İçişleri Bakan Yardımcısı ve Başbakanlık Genel Sekreterliği Selanik Ofisi’nin danışmanları tarafından yönetilecek ve aşağıda belirtilen 11 kurumdan görevlendirilen üyelerden oluşacaktır.
1-Başkan: Makedonya-Trakya Sektörü’nden sorumlu İçişleri Bakan Yardımcısı
2-Pan-Hellenic Pontus Toplumları Federasyonu (ΠΟΠΣ) http://pops.gr
3-Yunanistan POE Federasyonu (ΠOE) http://www.poe.org.gr
4-Eski SSCB Pan-Hellenic Toplulukları Federasyonu (ΕΣΣΔ/ΠΟΣΕΠ)
5-Eğitim, Araştırma ve Din İşleri Bakanlığı temsilcisi
6-Kültür ve Spor Bakanlığı temsilcisi
7-Çevre ve Enerji Bakanlığı temsilcisi
8-Maliye Bakanlığı temsilcisi
9-Başbakanlık Genel Sekreterliği Selanik bürosundan bir danışman,
10-Selanik Aristotle Üniversitesi'nden Pontus Çalışmaları Bölümü ve Arkeoloji Bölümü Başkanlığı temsilcisi
11-Pontus Çalışmaları Komitesi’nin temsilcisi
Ayrıca Yunanistan Başpiskoposluk Federasyonu da bu projeye destek verecektir. 10 ve 11 sıradaki kurumlar Yunanlı milyarder İvan Savidis tarafından finanse ediliyor.
(İvan Savidis, Forbes’e göre yaklaşık 2 Milyar Dolar serveti olan Yunan/Rus işadamıdır. 2003'te, Putin taraftarı bir parti olan “Birleşik Rusya Partisi”nden Devlet Duma milletvekili seçildi. Yunan PAOK Kulübü’nün sahibi olan İvan Savidis Mart 2018’de hakeme kızarak belinde silah ile sahaya inerek Yunanistan Futbol Ligi’nin 3 hafta tatil edilmesine neden olmuştu. 2009’da Sümela’da yaşanan korsan ayinin tertipleyicisi ve 2010’da başlayan ve birkaç yıl devam eden 15 Ağustos Sümela ayinlerinin de finansörü ve organizatörüdür. Bu konuda bkz. Bojidar Cipof, Sümela Mudanya Arasında Megali İdea Hareketliliği)
Yukarıda zikredilen Yunan kurumlarını alt alta yazdığımızda anlaşılan şudur ki; Yunanistan’ın neredeyse tüm resmi kurumları Türkiye aleyhine çalışmak üzere sözde Pontus soykırımı söyleminde bir çatı altında toplanarak Türkiye aleyhine örgütlenecekler.

İstifa etmiş ve erken seçim sürecinde olan Tsipras yapılacak seçimlerde seçilsin ya da seçilmesin Yunanistan Hükümeti’nin başına kim geçerse geçsin Yunan “Megali idea”sı için çok cazip olan Türkiye aleyhtarı “Pontus Projesi”ni sürdürecektir.

YUNAN MEGALİ İDEA’SINA GÖRE BİR GÜN GERÇEKLEŞMESİNİ DÜŞÜNDÜKLERİ “SÖZDE PONTUS” HARİTALARI


MEGALİ İDEA’YA GÖRE BİR GÜN “İSTANBUL” DA “KOSTANTİNOPOLİS” ADIYLA YUNANİSTAN’IN BAŞKENTİ OLACAKTIR




28 Ekim 2016 Cuma

AYASOFYA’YA İMAM ATANMASINA YUNANİSTAN TEPKİSİ

Rum Patrikhanesi ve Bizans sever kesimlerden müze durumunda olan Ayasofya’da Yunanca ayin yapılması için zaman zaman talepler gelmekte, öte yandan ise başta Alperen Ocakları olmak üzere milliyetçi gruplar tarafından da en azından Cuma günleri Ayasofya’da namaz kılınması için talepler bulunmaktaydı.

Geçtiğimiz Kadir Gecesi’nde Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Ayasofya içinden yapılan bir canlı yayına katılarak söyleşi yaptı ve ardından uluslararası yarışmalarda dereceler almış hafızların katılımıyla 85 yıl sonra ilk kez minarelerinden ezan okundu.

Kurban Bayramı’nda ise Ayasofya meydanında bayram namazı kılındı. Bu iki eylem Yunanistan’ı fevkalâde rahatsız etti. Yunanistan Başkonsolosu bahsi geçen günlerde Sultanahmet’e giderek olan biteni yerinde takip etti ve ardından Yunanistan’da tepkiler ortaya çıktı.
Megali İdea” doktrininde; Türkiye coğrafyasında bulunan 3 Ayasofya’da ayin yapılmasının ardından İstanbul’un Konstantinopolis olacağı rüyası ya da hülyası bulunmaktadır. [1] 
Geçtiğimiz yıllarda 1. Ayasofya olan İznik’te Rum Patriği tarafından yönetilen bir ayin yapılmıştı. Trabzon’daki halen müze olarak faaliyette bulunan 2. Ayasofya’da ise bu talep oluşan yerel tepkilerden ötürü sadece söylemde kaldı.
Ancak 15 Ağustos 2010’da simgesel olarak daha üst bir dinî yer olan Sümela Manastırı’nda Rum Patriği Bartholomeos tarafından yönetilen Meryem Ana Yortusu ayini yapıldı. Bu ayin; başta Yunanistan olmak üzere dışarda coşkuya içeride ise tepkilere neden oldu. 15 Ağustos’un Yunanlılarca çok acı bir anlamı bulunmaktadır. Çünkü 15 Ağustos tarihi Meryem Ana Yortusu olmanın dışında aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Trabzon’u fethettiği gündür.
2010’da yapılan bu ayin Patrikhane ve Yunanistan çevrelerince en üst mertebede sevinç yaratmıştı. Sonraki yıllarda 2015’e kadar Sümela’da her 15 Ağustos’ta Bartholomeos’un yönettiği aynı ayin tekrarlandı ve bir anlamda –kendilerine göre- geleneksel hale geldi ve bir nevi “hak” olarak telakki edildi. [2] 
Ancak bu sene Sümela’da 15 Ağustos’ta ayin yapılmasına tamirat nedeniyle izin verilmedi! Bu sene için ayin izni verilmemesi başta Yunanistan olmak üzere çok üst düzey tepkilere neden oldu ki bunun en tepe örneği; Geçtiğimiz 15 Ağustos’ta Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopulos tarafından yapıldı. Gerçekleşemeyen ayine karşı alternatif olarak Yunanistan’daki “Vermio Dağı”nda bulunan “Panayia Sümela Manastırı”nda yapılan bir ayinde Yunanistan Cumhurbaşkanı Türkiye’ye adeta kin kustu! [3] 

İstanbul Ayasofya
Yukarıda belirttiğimiz gibi Megali İdea’ya göre 3. Ayasofya olan Çemberlitaş’taki Ayasofya’da Yunanca ayin yapma hülyası ise Yunan ve “Yunansever” unsurların en çok gerçekleştirmek istediği bir eylemdir.
17 Eylül 2010’da Yunan asıllı ABD vatandaşı Dolar milyarderi Chris Spirou’nun başkanı olduğu “Ayasofya’ya Özgürlük” (Free Agia Sophia Council of America)  adlı bir konsey; Ayasofya’da korsan bir ayin yapmaya kalkışmıştı. Chris Spirou kalabalık bir Yunanlı grubu finanse ederek, baskın bir şekilde ve gerekirse arbede yaratacaklarını da ifade ederek,  müze vasfında olan Ayasofya’ya ücret vermeden gireceklerini o günlerde çok sık çıktığı televizyon kanallarında duyurdu. Burada Ayasofya’ya ücret verilmemesi hususu; Ayasofya’yı müze değil kilise vasfında kabul ettiklerinden dolayıdır. [4] 
Ancak başlarında meczup Chris Spirou’nun bulunduğu gruba, İstanbul’a geldikleri takdirde can güvenliklerinin olmayacağının bildirildi ve bu eylem daha Türkiye’ye girmemiş olan grubun Yunanistan hududundan geri dönmesi ile akamete uğradı. [5] 

Aslında Ayasofya’da Çok Uzun Yıllardır Namaz Kılınmaktadır
916 yıl kilise 482 yıl cami olarak ibadete açık olan Ayasofya; 1935’ta Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye dönüşürken mabedin imam kadrosu günümüze kadar sembolik olarak korunmuştur.
1991’den itibaren ise Ayasofya’nın önden bakıldığında sağ arka kısmında bulunan “Hünkâr Kasrı” öğle ve ikindi namazlarında cami olarak Öğle ile İkindi vakitlerinde faaliyette bulundu. Ezanlar Sultanahmet Camii ile karşılıklı okundu.
Hünkâr Kasrı; Sultan 1. Mahmud zamanında ana binaya ilave olarak yapılmış bir kasırdır ve yapılmasından itibaren padişahlar ve beraberindekilerin Cuma günleri abdestlerini alarak ardından namaz kılmak için camiye geçtikleri bir mekân olarak kullanılmıştır.

Bartholomeos’un Patrik Oluşunun 25. Yıldönümü
22 Ekim 2016, Rum Patriği Bartholomeos’un patrik oluşunun 25. yıldönümüdür. Bu yıldönümü için İstanbul’da birkaç gün süren etkinlikler tertiplendi; Yunanistan ve birtakım ülkelerde kutlamalar yapıldı, kitaplar yayınlandı.
ABD Başkanı Barack Obama ve çok sayıda yabancı devlet adamı da Patriğe kutlama mesajları yolladılar. Obama’nın mesajında; Patriğin görevinde 25. yılını tamamlamasından ötürü duyulan memnuniyet ifade edilmekte, Bartholomeos’un öğretilerinin insanlar için bilgelik ve aydınlanma ayağı olduğu, insan hak ve özgürlüklerini desteklemesi ve mülteciler için yaptıkları övgüyle anılmaktadır.
22 Ekim günü Patrikhane içindeki Aya Yorgi Kilisesi’nde, Bartholomeos’un 25. yılını kutlamak için çok sayıda yabancı din adamı ve diplomatın da katıldığı bir ayin yapıldı.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın bir tebrik mektubu gönderdiği bu ayinde Yunanistan Hükümeti’ni Dışişleri Bakanı Yoannis Amanatidis, temsil etmiştir. Yeni Cumhuriyet Partisi Başkan Yardımcısı Adonis Georgiadis ise partisi adına ayine katılmıştır.
Ayinin sonunda Yunanistan Dışişleri Bakanı Yoannis Amanatidis patriği öven bir tebrik konuşması yapmıştır. Ayrıca geçtiğimiz Haziran’da Girit’te yapılan Pan Ortodoks toplantısını da büyük bir başarı olarak tanımlamış, bu toplantıdan modern Dünya’ya önemli mesajlar çıktığını vurgulamış ve Patriğe Ortodoksluk ve Helenizm için çok daha fazlasını başarması için güç dilemiştir.

20 Ekim’de Ayasofya’ya İmam Atandı!
20 Ekim’de Diyanet İşleri Başkanlığı bir ilk olarak buraya “İmam Önder Soy”u asaleten “Ayasofya İmam”ı olarak atadı. Önder Soy imamlıkta üst bir mertebe olan “Kurra Hafız”dır ve titri atamanın çok önemli olduğunu vurgulayan bir faktördür. Şu anda Ayasofya'nın dört minaresinden 5 vakit ezan sesi verilmektedir ve Hünkâr Kasrı’nda tüm vakit namazları kılınmaya başlanmıştır. Fatih Müftüsü İrfan Üstündağ, Hünkâr Kasrı'nın 5 vakit ibadete açık olduğunu belirterek, İmam Önder Soy'un görevlendirilmesiyle cemaat sayısının da çok arttığını vurgularken, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda uzun yıllardan sonra ilk kez bayram namazı da kılındığını hatırlatmıştır.
İmam Önder Soy, yapılan atamayla ilgili olarak şunları söylemiştir: “İlk önce lâyık olamadığımı düşündüm ama bundan da vardır bir hayır diyerek ya Rabbim’den yardım dileyerek bu göreve başladım. Çevremdekiler hocam inanıyoruz ki siz orada çok güzel çalışmalar yapacaksınız diye dualarla birlikte bizi buraya uğurladılar. Normalde vakit namazlarında bay ve bayan olarak 100 kişi oluyoruz. Ama bugün neredeyse üç katı bir kalabalık cemaatle karşı karşıyayız” dedi. 21 Ekim’de kılınan ilk Cuma namazına yoğun ilgi oldu. İçeriye sığmayan cemaatin çoğunluğu bahçede ibadetlerini gerçekleştirdi.
20 Ekim’de yapılan bu atama ve ardından ilk Cuma namazının 21 Ekim’de kılınması Yunan çevreleri çıldırttı. Rum Patriği Bartholomeos’un göreve başlamasının 25. yıldönümünden iki gün evvel, ABD Başkanı Barack Obama’nın kutlama mektubuyla aynı güne denk gelen bu atama Yunanistan’da şok etkisi yaptı.
Yunanlar, Türkiye’de zaten yıllardır 2 vakit namaz kılınan bir yere asaleten imam tayin edilmesi ve 5 vakit namaz kılınmaya başlanmasına neredeyse çıldırdılar.
O kadar tepki verildi ki; Patriğin 25. yıldönümü etkinliklerine katılmak için İstanbul'a gelecek olan “Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos”, Ayasofya'da ezan okunmasını protesto etmek için İstanbul ziyaretini iptal etti.
Oysaki 11 Eylül’de 94 sene sonra, Sen Sinod Genel Sekreteri Barholomew Samaras’a episkopos rütbesi verilmiş (Ordinasyon)  ve ardından “İzmir Metropoliti” tayin edilmişti. Bu tayin için Yunanistan’da sanki İzmir’i yeniden işgal etmişler gibi neredeyse bayram etmişlerdi!
------------------
------------------

YUNANİSTAN CUMHURBAŞKANI PROKOPİS PAVLOPULOS TÜRKİYE’YE KİN KUSTU!

2010’da Cumhuriyet Tarihi’nde ilk olarak 15 Ağustos’ta Sümela’da ayin yapmak üzere Rum Patrikhanesi’ne izin verildi ve bu 2015’e kadar rutin bir hal aldı. Sümela’da aslında uzun zamandır taş düşmesi sorunları vardır ve şu anda da taş düşmelerine karşı, ziyaretçilerin can güvenliklerini tehlikeye atmamak için bir tamirat yapılmaktadır. Yunanistan Cumhurbaşkanı “Prokopis Pavlopulos” bu sene 15 Ağustos’ta Sümela’da ayin yapmamaları için bu tamiratın bahane edildiğini iddia ederek Türkiye’ye kin kustu!

Pavlopulos’un bu ani çıkışını irdelemeden önce biraz geriden başlayarak Sümela Manastırı’nda son birkaç yıldır yapılan ayinleri ve bunlara verilen izinleri irdeleyelim.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez 15 Ağustos 2010’da Sümela Manastırı’nda ayin yapmak üzere Rum Patrikhanesi’ne (Talebi üzerine) izin verilmişti. Sümela Manastırı’nın Hıristiyan Dünyası’ndaki bir adı da “Virgin Mary Monastery”dir. (Bakire Meryem Manastırı) Bu manastırın, MS.375’ten sonra inşa edilmeye başlandığı bilinmektedir. Bu bağlamda; 15 Ağustos, tüm Dünya’da “Meryem Ana Yortusu” olarak kutlanmaktadır ve yapılan talep; Sümela’daki ayinin manastıra da adını veren Meryem Ana Günü’nde bir ayin yapılmasıydı. 

Türkiye Devleti’nin azınlık vakıflarına ve mensuplarına fevkalâde iyileştirmeler yaptığı ve azınlık cemaatlerinin Cumhuriyet Tarihi’nde en fazla edinimler sağladığı bir dönemde böyle bir talep de devletçe hoşgörü çerçevesinde geri çevrilmedi.

Bir gazetede yapılacak ayin şu başlık ile yer almıştı: “Sümela'da ayinin şartları belirlendi.” [1]  Haberin devamı da şöyleydi: “Trabzon'un Maçka İlçesi sınırlarında bulunan Sümela Manastırı'nda 15 Ağustos'ta yapılacak ayine, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kısıtlama getirildi. Manastırda düzenlenecek “dini içerikli etkinliğin”, ziyaretçi sirkülâsyonuna engel olmaması, sınırlı sayıda ziyaretçinin katılımıyla dış avlu kısmında, Valilikçe belirlenecek saatlerde yapılması istendi.”

Ancak bu izin verilirken çok önemli bir ayrıntı bu hoşgörü çerçevesinde atlandı! “15 Ağustos 1461” aynı zamanda Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon Rum İmparatorluğu’nu yıktığı tarihtir. Bu çakışma; ilerleyen günlerde ve sonraki senelerde Yunanistan’da kullanıldı, 15 Ağustos’ta Sümela’da ayin yaparak Pontus’un rövanşının alındığı şeklinde değerlendirildi.

2010’da ana avluya kısıtlı bir ziyaretçi sayısı alınması şartıyla ayin için izin verilmesine karşın; Rum Cemaati mensupları ile Yunanistan’dan gelen ziyaretçilerin yanı sıra Rusya’dan da çok sayıda ziyaretçi geldiler ve Sümela’da izdiham yarattılar. Yunanistan’da sayıları yüzlerle ifade edilen Pontus dernekleri bulunmaktadır ve bu dernek ya da sivil toplum kuruluşlarının hepsi Türkiye karşıtıdırlar.

Aynı şekilde Rusya’da da ciddi boyutta bir Pontus organizasyonu ve kendilerine Pontuslu diyen, sayıları azımsanmayacak Rum bulunmaktadır. “Rusya Yunan Cemaatleri Federasyonu Başkanı” ve aynı zamanda Rus Duma’sı milletvekili olan aşırı “Pontus’çu” “İvan Savidis” de yukarıda bahsedilen, 15 Ağustos 2010’da Sümela Manastırı’nda yapılan ayinin organizatörleri arasındaydı. Ancak bu zat daha önceleri de provokasyonlarda bulunmuştur.

İvan Savidis’in adını ilk olarak 2009’da duyduk! 5 Ağustos 2009’da Rusya’dan geldiği bir grup Rum ile birlikte Sümela’da provokatif bir ayin düzenlemeye kalkıştı. Selanik Valisi “Panayotis Psomyadis’”in de aralarında bulunduğu bu grupla birlikte gelen Rum din adamları aniden mumları çıkartarak korsan ayin yapmaya başladılar. Trabzon Müzeler Müdürü Nilgün Yılmazer ve görevliler tarafından engellendiklerinde ise bir arbede yaşandı. Bu arbedenin ardında Rusya’dan gelen gruptaki Rumlar aniden  “Yunan Milli Marşı”nı okumaya başladılar. 

16 Ağustos 2009’da İHA’da ise şu haber yer aldı: İvan Savidis İHA’ya; “Trabzon'da görkemli bir Ortodoks kilisesi inşa edeceğimBu manastırlar ise bizim atalarımızdan kalan yerlerdir. Buralar Ortodoks dindar insanların kiliseleridir, Türk Hükümeti'nin kiliseleri değildir. Bu olayın ne kadar önemli bir olay olduğunu tüm Dünya’ya göstereceğim”  şeklinde bir beyanat vermişti. 

15 Ağustos 2010’da yapılan ayinin ardından Yunan gazetelerinde sanki rövanşa geldiler ve çok mutlu oldular ve bu ilk ayinden sonra çıkan Yunan gazetelerinde kullanılan şu ortak bir kelime ise düşündürücü oldu: “Huşu”…

15 Ağustos 2010’da çıkan Yunan gazetelerinin başlıkları şöyleydi:

Ethnos: “Sümela Manastırı’nda Ekümenik Huşu

Avriyani: “Trabzonda duygusal anlar; Sümela Manastırı’nda tarihi ayin” 

Vradini: “Pontus’un Meryem Anası,  artık daha güzel günlerin garantisi

Espresso: “88 yıl sonra huşu ve gözyaşı, Pontos’un Meryem Anası için ağladık

Elefteros Tipos: Meryem Ana artık gözyaşı dökmüyor

15 Ağustos 2009’daki provokasyon ile ilgili olarak, biraz gecikmeli de olsa, 7 Ocak 2010’da Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nun TBMM’de gündem dışı söz alarak yaptığı konuşma; içeriği nedeniyle önem arz etmektedir.

15 Ağustos 2010’da yapılan ayinde ise iş ayyuka çıktı ve ziyaretçilerin büyük kısmı aniden üzerlerindeki giysileri çıkartarak üstünde eski Pontus İmparatorluğu haritaları ve bir kısım ziyaretçilerde ise “I am Pontios” yazılı tişörtler ortaya çıktı.

2011’de artık rutin hale gelen bu ayin için 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde yazdığımız 11 ve 20 Mayıs ile 8 Ağustos’ta yazdığımız üç makalede gelişmeleri ve bahsi geçen Meclis tutanağının tam metnini koyarak her yıl artarak yükselen “Pontus” faaliyetlerine bir kez daha dikkat çekmiştik.

Her sene 15 Ağustos’ta Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon Rum İmparatorluğu’nu yıktığı tarihte Sümela’da ayin yapmayı rutin bir “Hak” olarak gören zihniyet, bu sene tamirat nedeniyle ayin yapamayınca Cumhurbaşkanı mertebesinde “Kin” kustu!

Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopulos yapılamayan Sümela ayinine karşı bir alternatif olarak Yunanistan’daki “Vermio Dağı”nda bulunan “Panayia Sümela Manastırı”nda yapılan ayine katıldı ve orada yaptığı konuşmasında; 15 Ağustos için geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu sene Sümela’nın tahsis edilmemesini Türk Devleti’nin özellikle engellediğini ve bu durumun “keyfilik” olduğunu savundu.  Bir yandan Sümela ayini için ”Açıkçası çok üzgünüm” ifadesini kullanırken öte yandan sözde Pontus soykırımı için bunun Yunanlıların tarihsel belleğinde büyük bir acı olduğunu ve en azından, faillerin tespitini ve Türkiye’den artık “Samimi bir özür" beklendiğini, ifade etti…

Yunanistan Cumhurbaşkanı; Eleftherios Venizelos tarafından 1930 yılında, söz konusu edildiği gibi, Sümela’nın Yunanlılarca Kutsal Simge olduğunu ve Pontus aktivisti “Leonidas Iasonidis”in (1884-1959)  geçmişte Pontus için yaptığı çalışmaları övgüyle anlattı. Her 15 Ağustos’ta Pontus Rumlarının uğradığı bu acımasız soykırımdan dolayı ruhları için Sümela’da dua edilmesi gerektiğini söyledi ve “Türkiye; Yunanlıların/Rumların tarihsel hafızasını bükmesin” şeklinde de tehditkâr bir ifade kullandı.

Yunanistan’daki Panagia Sümela Vakfı Başkanı “George Tanimanidis” ise diğer Pontus derneklerinin de onayı ve Veroiya Belediyesi’nin de tasvibiyle ile Panayia Sümela Büyük Haç Ödülü’nü, Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos’a verilmesi kararlarını açıkladı. Pontus’daki Helenizm Soykırımı'nın tanınması için mücadelelerini savunmak için Cumhurbaşkanı’nın da desteklerinin devamını diledi.

Ayinden sonra ise Yunanlılarca Osmanlı’ya karşı direnişin simgesi sayılan “Aleksandır İpsilanti”nin büstüne çelenk konuldu. Alternatif ayine ve ardından yapılan seremonilere Yunanistan Maliye Bakan Yardımcısı Trifonas Alexiadis, SYRIZA Milletvekili Frosso Karasarlidou, milletvekilleri Kostas Gkioulekas, Andreas Lykourentzos, George Katsiantonis ve Veria Belediye Başkanı Kostas Vorgiazidis de katılanlar arasındaydı.

Yunan medyasında 16 Ağustos’ta çıkan haberlerde ise Cumhurbaşkanının bir gün önce verdiği beyanat ve yapılamayan ayin için Türkiye’yi suçladığı ile samimi bir özür beklentisine yer verildi, Türk Dışişleri Bakanlığı suçlandı ve ayinin yapılamayacağı hakkındaki Türk Dışişlerinin mektubuna “Demagoji” nitelemesi yapıldı. Dini ve milli nefreti körükleyen ve dostluk ile iyi komşuluk ilişkilerinin ruhuna aykırı olan bu durumun düzeltilmesi gerektiğini ve Cumhurbaşkanının Türkiye’de "Tüm azınlıkların insanlık dışı muamele" gördüğünü belirttiği medyada yer aldı. Tadilatın bir çarpıtma olduğu iddia edildi. Cumhurbaşkanının “Pontus Soykırımını unutmayacaklarını ve bunun nihai ispatı için çaba göstereceğiz ve samimi bir özür beklentisinde olacağız” şeklindeki ifadelerine özellikle yer verildi.




6 Ekim 2014 Pazartesi

RUM PATRİĞİ BARTHOLOMEOS’UN DOĞU KARADENİZ GEZİSİ


Rum Patriği Bartholomeos, geçtiğimiz Ağustos ayının sonlarında beraberinde bir heyetle birlikte Doğu Karadeniz gezisi yaparak bölgedeki metruk kiliseler ile zaman içinde kamu alanı olmuş eski kilise mülkleri ile ilgili araştırmalar yaptı.

Evvelâ Trabzon’a gelen Patrik Bartholomeos, burada bulunan Kızlar Manastırı ve Fatih Küçük Camisi’ni gezdi. Bilindiği gibi son 5 sene her 15 Ağustos’ta Sümela Manastırı’nda Bartholomoes’un icra ettiği ayinler yapılmaktadır. 15 Ağustos; Hırıstiyanlıkta “Meryem Ana Yortusu” olarak kutlanmaktır ve 15 Ağustos aynı zamanda Fatih sultan Mehmed’in 1461’de Trabzon’u fethederek “Rum Pontus İmparatorluğu”nu tarih sahnesinden sildiği gündür.

Yerel gazetelerde; 5 yıldır yapılan Sümela Manastırı’ndaki ayin dışında ilk defa gezi amaçlı Trabzon’a gelen Fener Rum Patriği Bartholomeos hakkında yazılar çıktı. Bu gezilerin aynı zamanda turistik getirisi de olduğu için yerel işletmeciler açısından ise memnuniyet yaratmaktadır.

Rum Patriği Bartholomeos’un ziyaret ettiği Kızlar Manastırı; Trabzon Boztepe’nin yamacında şehre hâkim bir mevkidedir. 14. yüzyılda İmparator 3.Aleksios (D:5 Ekim 1338-Ö:20 Mart 1390) tarafından kurulmuştur. Vaftiz adı Yunannes olan 3.Aleksios;1349’dan vefat ettiği 1390’a kadar uzun bir süre imparatorluk yapmıştır. Bu bağlamda Pontus İmparatorluğu tarihinin önemli bir figürüdür. İmparator Basileus ile Trabzon’lu olarak anılan Kraliçe İrene’nin oğludur ve dedesi 2.Aleksius’un adı ile tahta geçmiştir.

Fatih Küçük Camii Fatih Sultan Mehmed’in 1461’de Trabzon’u fethinin ardından vakfedilerek camiye çevrilen Trabzon’un ve fethinin sembol eserlerindendir. Fatih Küçük Camii ilk olarak Flavius Claudius Julianus  tarafından yaptırılmış olup Trabzon’un Fethinden önce Altınbaşlı (Kızılbaşlı) Meryem Ana Kilisesi olarak anılmakta idi.

Felsefi çalışmalarından ötürü yaşamı süresince ve ardından gelen imparatorlar tarafından arasında Filozof sıfatıyla anılmış olan Flavius Claudius Julianus (D:331-Ö:26 Haziran 363) 361 ile 361 yılları arasında imparator olup Gerek Roma İmparatorluğu ve gerekse de Hıristiyanlık tarihi açısından ilginç bir figürdür. Julianus Apostata (Dönme Julianus) olarak  da anılmakta olup Roma’nın son pagan imparatorudur. İmparatorluktaki çöküşü durdurmak amacıyla geleneksel ibadeti geri getirmeye çalışmış ve Hıristiyanlığı reddetmiştir. Bu nedenle Hıristiyanlar tarafından dönek olarak de adlandırılmıştır.

Kemerkaya Camisi, Rum Patriği Bartholomeos’un ziyaret ettiği bir başka camidir. Kemerkaya Mahallesi’nde bulunan bu camiinin yapım tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte mihrap üzerinde bulunan H. 1306 (Miladi:1888) tarihinin kiliseden dönüştürüldüğü tarih olduğu düşünülmektedir. Bartholomeos’un bu camiye yaptığı ziyaret ise kiliseden dönüşmeyi doğrular niteliktedir.

Bartholomeos Kemerkaya Camisi’nin ardından evvelâ Çömlekçi Mahallesi’nde bulunan, kiliseden camiye dönüştürülmüş Hüsnü Göktüğ Paşa Camisi’ne ve ardından Esentepe Mahallesi’ndeki, 14. Yüzyıl’da Aziz Philip adına yapılmış ve yine kiliseden camiye dönüştürülmüş olan Kudrettin Camisi’ne gitti.  Cami çıkışında vatandaşlarla sohbet eden Bartholomoes’a bir vatandaş; “Biz camilerimize çok iyi bakıyoruz, siz merak etmeyin." dedi.

Trabzon'un fethine dair mevcut hatırat ve belgelerden, Fatih'in kenti fethi sırasında Trabzon Rum Devleti ve Ortodokslar için önemli olan bu iki kiliseyi, kente Türk mührünü vurmak üzere camiye dönüştürdüğü bilinmektedir. Bu iki kilisenin dışında, bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilen herhangi bir kilise bulunmamaktadır.

Bartholomeos daha sonra yakında restore edileceği belirtilen Küçük Ayvasıl Kilisesi'ne (Aziz Anna) gitti. Şu anda metruk bir halde olan Küçük Ayvasıl Kilisesi; Trabzon’un en eski kiliselerinden biridir ve 1923 yılına kadar kilise olarak hizmet vermiştir. Tam yapım tarihi bilinmemekle birlikte girişinde bulunan bir Bizans kabartmasında 884-885 tarihinde İmparator 1.Basileius tarafından onarımı yapıldığı hakkında bilgi vardır. Trabzon’u ziyaret eden Rum/Yunan turistler tarafından, 1923 yılına kadar faal kilise olması nedeniyle özel ilgi noktasıdır.

Bartholomeos ve beraberindekiler bu gezi kapsamında karayolu ile Gümüşhane üzerinden Giresun’a geçerek ilk olarak 18. Asırda inşa edilmiş olan Aya Nikola Kilisesi’ni ziyaret ettiler. Bu ziyaret hakkında Yunan medyasında çıkan çok sayıda haberde Trabzon; “Pontos“ olarak nitelendirildi. Bu kilise; 1924 yılına kadar faaliyette olup nüfus mübadele sonrasında işlevini kapanmış, 1948 ile 1967 arasında hapishane olarak kullanılmıştır. Kültür Bakanlığı tarafından 1982 yılında restore edilerek günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.  

Bartholomeos beraberindeki din adamları müzede özellikle Hıristiyan dini objelerini ve müzede bulanan çanları incelemişlerdir. Bartholomeos ve beraberindekilerin Giresun gezisinin ikinci ayağında, Giresun Kale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yer aldı.

Şebinkarahisar Kayadibi Köyü’ndeki restorasyonu bu yıl tamamlanan Meryemana Manastırı’nı da ziyaret eden Bartholomeos burada kısa bir ayin yaptı. Bartholomeos çıkışta kendisine ilgi gösteren vatandaşlara buranın tanıtımını yapacağını söyledi. Meryemana Manastırı’nın bir özelliği; Türkiye’de kaya içine inşa edilmiş 2. büyük manastır olmasıdır.

Patrik ve beraberindekiler, Giresun’dan Ordu’ya geçtiler ve 1853 yılında yörede yerleşik Rumlar tarafından yaptırılan ve halen Kültür Merkezi olarak kullanılan Taşbaşı Kilisesi’ni gezdiler. Bartholomeos girişte bulunan ve 100 yıl önce çekilen fotoğraflarını inceledikten sonra kilisenin mimari ve sanat yapısının değişip değişmediğini inceledi.

Patrik Bartholomeos’un Ordu gezisi Düz Mahalle’de 1860 yılında yaptırılan ve bugün tiyatro olarak kullanılan bir başka Rum kilisesini de ziyaret etti. Ordu ziyaretinin ardından heyet yine Giresun'a döndü ve Bulancak İlçesi’nde yapımı sürdürülen Sarayburnu Camisi ile Aya Yorgi Kilisesi kalıntılarını gezdi. Sarayburnu Camisi ve Külliyatı Yapma ve Yaşatma Derneği üyelerinden camiyle ilgili bilgi aldı. Bartholomeos, Sarayburnu Camisi ile ilgili olan ilgisini, yeni inşa edilen bu camiyi görmek olarak ifade etti. Sarayburnu Camisi’nin ardından Şahinyuva Köyü’ndeki Aya Yorgi Kilisesi kalıntılarını da gezdi ve muhtardan köy halkıyla ilgili bilgiler alarak köylülerle hatıra fotoğrafları çektirdi.

Bartholomeos ve beraberindekiler, Sürmene İlçesi'nde camiye dönüştürülen Dirlik Köyü’nde bulunan ve camiye dönüştürülen tarihi Cida Kilisesi’ni de bu gezi kapsamında gezdiler. 120 yıllık bir yapı olan Cida Kilisesi; köylüler tarafından onarılarak ibadete açılmış, daha sonra Trabzon Müftülüğü tarafından da ikinci bir onarım geçirmiştir. Bu camii/kilisenin tabelasına köylüler tarafından hem camii hem de kilise yazılmış olması sebebiyle ilginç bir durumu söz konusudur. 2006 yılında cinayete kurban giden Santa Maria Kilisesi’nin rahibi Andrea Santoro’nun cemaatine, bu tarihi yapıyı mutlaka ziyaret etmelerini tavsiye ettiği de bilinmektedir.

Bartholomeos’a bu Doğu Karadeniz gezisinde; Neapolis Metropoliti Barnabas, Drama Metropoliti Sygkellos Ambrose ve Petros Manastırı'ndan Archimandrit Dionysios refakat ettiler.