ruhban okulu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ruhban okulu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mayıs 2020 Cumartesi

PONTUSÇULUK HIZ KESMEDİ



 Gerçek Hayat Dergisi’nin 4 Mayıs tarihli baskısında FETÖ konulu 176 sayfalık bir özel sayı yayınlamıştı. Dergide yer alan bazı söylemler Helenler tarafında büyük rahatsızlık yarattı ve bu dergiye yapılan tepkiler Yunan medya kanallarında hâlâ devam ediyor. Derginin yayınlanmasından hemen sonra Yunan Skai Televizyonu özel bir haber yaparak bahsi geçen dergide yer alan, Rum Patriği Bartholomeos da dâhil olmak üzere Rum Cemaati’nin birçok üyesinin Fethullah Gülen'e, Başkan Tayyip Erdoğan'a darbe düzenleyebilmeleri için yardım etmekle suçlanmasının kabul edilemez olduğunu savunmuştu. Bu haber Yunan ulusal medyasının yanı sıra Rum/Yunan dini kanallarında yer aldı. Bahsi geçen derginin sanki sadece Rum Patriği ve cemaatini hedef alan bir yayın olduğu, özellikle Pontusçu sitelerde de abartılarak haber yapıldı. Oysaki 176 sayfalık derginin içindeki birçok bahisten biri Rum Patriğiydi…
Yaşadığımız koronavirüs pandemisi nedeniyle Türkiye aleyhtarı söylemlere biraz mola veren Yunan medya unsurları ve ABD’deki Yunan diasporasının yönettiği, önceliği Rum Patrikhanesi ve Heybeliada Ruhban Okulu olan medya unsurları yeniden harekete geçtiler.
Derginin Mayıs ayının başında yayınlanması, Helenlerin ve Helenseverlerin yaklaşan 19 Mayıs’ta planladıkları Türkiye aleyhtarı çalışmalarına da bir anlamda girizgâh oldu. Yunanistan’da 24 Şubat 1994 tarihinde alınan bir parlamento kararı ile 19 Mayıs 1919 (Sözde) “Pontus Soykırımı Anma Günü” olarak kabul edilmiştir. Geçtiğimiz sene bunun 100. Yılı gerekçesiyle Türkiye aleyhine çeşitli törenler etkinlikler yapıldı. 19 Mayıs 2020’yi ise “100+1” olarak tanımladılar.
Yunanistan’ın 13 Mart 2020’den itibaren göreve gelen yeni Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou sözde Pontus Rumları Soykırımı Anma Günü münasebetiyle, bir önceki Türk düşmanı Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos’u aratmayacak Türk aleyhtarı söylemleriyle dolu, aşağıdaki mesajı yayınladı:
“Geçmişin iğrenç eylemleri ve samimi pişmanlıktan sorumlu olmak, barışçıl bir arada yaşama ve halkların refahının geleceğini bekleyen liderlerin cesaret ve sorumluluğunun örnekleridir. 19 Mayıs günü; Pontus Yunanlılarının Soykırımı Anma Günü olarak kabul edilmiştir. Bugün ise bir asır önce kaybettiğimiz Pontus Rumlarının yüz binlerce kurbanını onurlandırıyoruz.
Soykırımdan kurtulmuş Pontus Yunanlılarının, Yunan Devleti’nin son derece zor koşullar altında toparlanmasına, ekonomik genişlemesine ve Yunanistan'daki eğitim ve kültürün gelişmesine muazzam katkılarını ve aktif katılımlarını da dikkate almalıyız.
Uluslararası toplumun gelecekte insanlığa karşı benzer suçları önlemek adına sadece kurbanların anısını korumak için değil, aynı zamanda masum sivillerin sistematik imhası gibi, bu iğrenç barbarlığın eylemlerini hafifletmek ve kınamak gibi bir görevi de vardır”
Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kostas Vlasis tarihsel hafızanın korunmasının ahlaki, tarihi ve ulusal bir görev olduğunu vurgulayarak sözde Pontus Soykırımı'nın uluslararası tanınması için mücadelenin devam ettiğini ve bunun kolektif bir görev ve ortak bir neden olduğunu belirten açıklamalarda bulundu. Twitter’da yaptığı bir paylaşımda, Türkiye'nin geçmişini kabul ederek Yunanistan Devleti’ne karşı sorumluluklarını üstlenmesini istedi.
Yunan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ise şu beyanatı verdi:
Bir asır önce Pontus Yunanlıları eşi görülmemiş bir zulümün kurbanı oldular. Zulüm gördüler, yerlerinden edildiler ve öldürüldüler. Hayatta kalanlar, anavatanında yeniden yükselmek için atalarının evlerini geride bırakarak kaçtılar.
Yunanistan Devleti oybirliğiyle soykırımı tanıma görevine açıkça cevap verdi ve hâlâ uluslararası kabul edilmesi ve Dünya çapında tanıtımı için mücadele ediyor. Buna paralel olarak Yunanistan, Pontus'tan çocuklarının gücünü yeni Yunanistan’a entegre etti. Pontus Soykırımı’nın uluslararası düzeyde tanınması için mücadele ediyoruz. Haklılık günü şafak sökünceye kadar bu anma gününü onurlandıracağız”
Yunanistan’ın Türkiye düşmanlığı ve “Megali İdea”nın en üst mertebesi olan bir gün İstanbul’un “Konstantinopolis” adı ile yeniden Helenizm’in başkenti olması hayali asla bitmeyecektir. Birçok makalemizde bunu yazdık ama yine de hatırlatmak babında; Yunanistan Anayasası’nda 3. madde başka bir ülke anayasasında görülmemiş bir şekilde bir komşu devlete gönderme yapmaktadır. Maddenin özeti şöyledir: “Yunanistan’ın dini Ortodoksluktur. Dinin başı Konstantinopolis’tedir
Yunanlı bu siyasilerin yanı sıra, bu sene 100+1 olarak lanse edilen, 19 Mayıs sözde Pontus Soykırımı Anma Günü için yüzlerce anma töreni yapıldı ve siyasi, akademik ve medya mensuplarından Türkiye aleyhine yazılar yazıldı.
Bu anma törenlerinden en çirkini, Yunan Parlamentosunun önünde yapılan törendi! Parlamento önünde törensel yürüyüş yapan Helen kıyafetli muhafızlara 19 Mayıs’ta geleneksel Pontus kıyafetleri giydirildi ve bu kıyafetlerin sadece 19 Mayıs için kullanıldığı da belirtildi.
Haberlerde Pontuslular Federasyonu’nun organizasyonuna Covid-19 salgınının getirdiği kısıtlayıcı önlemlerin engel olamadığına da yer verildi. Yunan Parlamentosu önünde toplananların sözde katledilmiş Pontuslu atalarına karşı her şeyi göze alarak toplandıkları da haberlerde belirtiliyor. Parlamento önünde toplanan güruh içinden bazı kişiler -engel olmaya çalışanlara rağmen- Türk Bayrağı yaktılar.
Yunanlı siyasilerin verdikleri densiz demeçlere, özellikle Yunan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in “Pontus Soykırımı’nın uluslararası düzeyde tanınması için mücadele ediyoruz” şeklindeki densiz sözlerine Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından çok sert yanıt verildi.
Bu açıklamalara ilişkin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Kurtuluş Savaşımızın ilk adımının atıldığı 19 Mayıs 1919 tarihi yalnızca milletimiz için değil, emperyalizme karşı savaş vermiş bütün mazlum milletler için kutlu bir gündür. Böyle bir günde Yunanistan Meclisi ve makamları tarafından 19 Mayıs 1919’un yıl dönümü bahanesiyle yapılan mesnetsiz ve hezeyan dolu açıklamalar ne tarihi gerçeklerle ne de 21. yüzyılın değerleriyle bağdaşmaktadırKendi tarihiyle yüzleşemeyen Yunan liderliği, Tahkikat Komisyonu raporlarını ve Lozan Barış Antlaşması’nın savaş suçlarına ilişkin maddesinin altında yatan gerçekleri hatırlamalıdır” şeklinde açıklama yapıldı.
Ayrıca Birinci Dünya Savaşı’nda, İzmir’deki işgalin dehşet verici boyutlara ulaştığı vurgulanarak, “Bu acı işgal, hiçbir gerekçesi olmayan, mezalime sahne olmuş planlı ve yüz kızartıcı bir istilaya dönüşmüştür. İşgalin üzerinden daha beş ay geçmeden işlenen mezalimin ulaştığı dehşet verici boyutların müttefiklerin Tahkikat Komisyonu oluşturmasını gerektirecek kadar ciddi olduğu unutulmamalıdır.” değerlendirmesinde de bulunuldu.
Neden yazımızın başında Gerçek Hayat Dergisi ile ilgili husustan yola çıktık? Bir dergide çıkan habere aşırı sansasyonel tepki yapıldı. Tenkit tabi ki yapılabilir ama bunu bir koz olarak ele alıp yaklaşan 19 Mayıs’ta planladıkları Türkiye aleyhtarı faaliyetlere de katarak, koz sayarak bizce fazla abartı yapıldı.
ABD’de Helenizm için çalışan çok sayıda sivil toplum kuruluşları arasından ikisi önemli! Archonlar ve AHEPA(Bu konuda site içinde bu kuruluşlarla ilgili çok sayıda makalemizi bulabilirsiniz)
Archonların Başkanı Anthony J. Limberakis resmi web sitelerinde; “Türk dergisinin Ekümenik Patriğe ve dini azınlıklara karşı suçlamaları sahte ve gerçeklerden yoksun” şeklindeki başlıkla bir yazı yazdı.
Bu bildiride dikkat çeken bir husus, son zamanlarda Türkiye aleyhine yapılan ve dini özgürlüklerin olmadığını savunan tezlerin içinde Rumlar dışındaki toplulukları da katmaya çalışmalarıdır. Yazıda ilginç olan bir husus daha var! Her zaman Yunanlılığı/Rumluğu öne çıkaran Limberakis bu kez evvelâ Yahudi ve Ermenilerden bahisle Rumları da içeren bir bildiriyi yayınlamıştır. Yazının tercümesi:
Ekümenik Patrikhane’nin Archonları; Yahudi, Ermeni ve Rum cemaatlerinin dini liderlerine karşı yayınlanan nefret söylemini yayınlayan Gerçek Hayat Dergisi’nin özel sayısına yapılan tepkilere katılmaktadır.
Bu korkunç makale, Türkiye sınırları içinde ve ötesinde en savunmasız dini topluluklara karşı kötü propaganda ve nefret söylemiyle doludur.
Archonlar bu temelsiz ve pervasız suçlamaları şiddetle kınıyor. Gerçek Hayat’ın söylemi; bölünmeyi şiddetlendirir ve paranoyayı teşvik eder. Bu durum medeni dünyada meşru ve ciddi söylemden ziyade bağnazlıktan başka bir şey değildir.
Türkiye'nin dini azınlıklarının liderlerine yapılan bu saldırının topyekûn hepimize yapılmış bir saldırı olduğuna inanıyoruz. Siyasi partiniz, dininiz, etnik kökeniniz, ırkınız veya toplum durumunuz ne olursa olsun, bir insanı güvenlik ve esenlik duygusu ile korkutmak bir terör eylemidir ve yüksek sesle kınanmalıdır.
Türkiye’de dini toplulukların üyeleri ve dini liderleri, Hıristiyan ile Yahudiler son derece iltihaplı ve asılsız iftiralar ile hedef alınıyor. Bu eylem çok acı verici, çok ağır ve sorumsuz olduğu kadar daha ileri iddialarda da bulunduğundan, Türkiye'de Ortodoks cemaatine yönelik yanlış iddiaları azaltmak için endişelerimizi kamuoyuna açıklamanın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Devlet yetkililerinin (Burada ABD yetkililerini kast ediyor) gerekli önlemleri alacağından emin olduğumuzu beyan ediyoruz ve yalvarıyoruz! “Adaletin sesine duymaz” olmayınız.”
Yunanistan resmi haber ajansı ANA-MPA ise derginin yayınlanmasından yaklaşık iki hafta sonra, bir ajans için artık haber niteliği kalmamış bir konuyu, Yunanistan'ın Ortodoks Parlamentolar Arası Meclisi Heyeti Başkanı Maximos Charakopoulos’a dayandırarak yine ajans haberi yaptı. 16 Mayıs’ta çıkan haber şöyle:
Dini özgürlükler maalesef belirli çevrelerde yetiştirilen nefret ve hoşgörüsüzlük duyguları tarafından tehdit edilmeye devam ediyor” diyen Maximos Charakopoulos yaptığı açıklamada, dinsel özgürlüklerin Türkiye'de belirli çevrelerde yetiştirilen nefret ve hoşgörüsüzlük duyguları tarafından tehdit edilmeye devam ettiğine dikkat çekiyor. Türk dergisi “Gerçek Hayat” tarafından yayınlanan makale oldukça endişe vericidir, çünkü Ekümenik Patriği ve diğer dini liderleri iftira ve tamamen temelsiz suçlamalarla hedef haline getirmektedir.
Makalenin yazarlarının küçük düşürücü ve asılsız iddiaları, düşmanlığı körüklemekte ve Türkiye'deki dini liderlere ve azınlıklara karşı nefret uyandırmaktadır. Ancak, bu tür uygulamalar geçmişte BM İnsan Hakları Konseyi gibi Uluslararası ve Avrupa Örgütleri tarafından da defalarca kınanmıştır.
Bir Türk gazetesi tarafından yayınlanan sahte haberlerin Eylül 1955 olaylarını, yani Konstantinopolis'in Yunan azınlığına karşı olan pogromu (soykırımı) tetiklediği dikkat çekicidir. Her durumda, bu gibi eylemler dünyadaki her özgür vatandaş tarafından kınanmalıdır. Türk devletinin duruşunu resmi olarak netleştirmesini bekliyoruz. Ekümenik Patrik ve Ekümenik Patriklik resmi kurumlar tarafından tamamen korunmalı ve bu nedenle bu tür uygulamalar dini nefreti körükledikleri için mahkeme işlemlerini başlatmalıdır. Ekümenik Patriğin korunmasından uluslararası toplum ve her şeyden önce AB sorumludur.
Yunanistan’da Türkiye, Türkiye’nin azınlıklara sözde zulmü, Batı Trakya Türkleri ile ilgili asılsız yalan haberler, seçilmiş müftülere hiç değinmeden Yunanistan tarafından atanmış müftüler üzerinden neredeyse her gün yalan dolan haberler çıkıyor. Bu yayınların kötü tarafı aynı zamanda Batı Trakya Türklerine ve ibadethanelere yönelik provokasyonlara yönlendirme yapan, algı yaratan söylemler olması…
Bu yayınların her birine Türkiye ya da Türk medyası tarafından yanıt verilse ajanslarda yer kalmaz! Ama görüldüğü gibi bir dergi üzerinden fırtınanın âlâsını yarattılar.

YENİ ABD BAŞPİSKOPOSU ELPİDOPHOROS LAMBRİNİADİS
Yunanistan ve dünya genelindeki Pontus organizasyonlarının sözde anma yapmaları, hezeyanları, densizliklerinin arasında ABD’den ilginç bir bilgi var.
Geçtiğimiz sene Haziran’da Archonlar ve AHEPA tarafından fevkalade desteklenen bir kişi “Elpidophoros Lambriniadis” ABD Başpiskoposu oldu. Elpidophoros Lambriniadis tarihte bir ilk olarak Türk vatandaşı olan bir ABD Başpiskoposudur.
Öncesinde Bursa Metropoliti, Heybeliada Ruhban Okulu sorumlusu olmuş, parlak bir eğitim kariyeri olan, birçok lisanı konuşan Türk Vatandaşı İstanbullu, Bakırköylü bir Rum olan Elpidophoros, uzun bir süredir bu göreve hazırlanmaktaydı. Yeni ABD Başpiskoposu’nu resmi makamında ziyaret eden ilk resmi kişi ABD Dini Özgürlükler Büyükelçisi Samuel Brownback olmuştu. (28 Haziran 2019)
Elpidophoros’tan önceki ABD Başpiskoposu olan Dimitrios döneminde elimizde Pontus ile ilgili söylemlerde bulunduğuna dair bir arşiv yok. Eski Başpiskoposun bu minvalde bir çabası olmamıştı.
Halen TC vatandaşı da olan yeni ABD Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis 17 Mayıs’ta cemaate kapalı yapılan ayinden sonra verdiği beyanatta 17 Mayıs Pazar günü yapılan ayini sözde Pontus Soykırımı’na ithaf ettiğini beyan etti.
Sözlerine “Geçmişi ve geleceği olan bir toplumuz” şeklinde başlayan Lambriniadis; “Bu gözlemlerin ikisi de geçmişe sahip bir topluluk ve geleceğe sahip de bir topluluk olduğumuzu akla getiriyor. Geçmiş asla unutulmamalıdır, Pontus’u unutmamalıyız. Bu bağlamda geleceği nasıl ele alacağımız ise şimdi her zamankinden daha önemlidir. dedi.
Aynı zamanda Türk vatandaşı da olan ABD Başpiskoposu’nun bu söylemi fevkalâde önemlidir.
İçeriklere genel olarak dikkat edildiğinde “Helenler” ve “Helenseverler” pandemi dinlemiyor. Fikirler ve söylemler değişmiyor.

14 Temmuz 2018 Cumartesi

PATRİKHANE “BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE ANKARA METROPOLİTLİĞİ” KURDU


 Son zamanlarda Patrikhane’ye Ekümenik statüsü verilmesi ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için Rum Patrikhanesi’nin çabalarının arttığını gözlemliyoruz. Özellikle şu an içinde bulunduğumuz yoğun gündemde fark ettirmeden edinimler sağlamaya çalışıyorlar. Okulun açılması için ABD’den ve AB’den çok sayıda politikacı devreye girmekte, ABD’de çok etkin olan bir grup olan Archonlar da özel kampanyalar yürütmektedir. Geçen makalelerimizde dikkat çektiğimiz gibi gelenek olarak Patrikhane’de yapılan birçok toplantı ve kabuller, son aylarda Heybeliada Ruhban Okulu’nda yapılmaya başlandı, sıradan ayinlerin ardından çok sayıda yabancı diplomatın da iştirak ettiği toplantılar gerçekleşti.

Rum Patrikhanesi her sene düzenli olarak Sen Sinod (Patrikhane Dinî Meclisi) toplantıları yapar. Gündemlerinin yoğunluğuna göre bazen 2 bazen de 3 gün süren Sen Sinod toplantıları, gelenek olarak Patrikhane içindeki sinod toplantı odasında yapılır. Bu seneki 10-12 Temmuz tarihlerinde yapılan sinod toplantısı Heybeliada Ruhban Okulu’nda toplantı salonunda yapıldı.



Elimize geçen fotoğraflarda, salonun ciddi bir masraf ile çok iyi bir şekilde restore edildiği görülüyor. Bu salona 10 Temmuz’da Patrik Bartholomeos’un kestiği kurdelenin ardından girilmiş! 1. Derece Eski Eser statüsünde olan Heybeliada Ruhban Okulu’nda böyle bir onarınım yapılması için resmi makamlardan izin alınıp alınmadığını ise bilinmiyor!

Yunan/Grek yanlısı haber sitelerinde bu gelişmenin ardından 2014 Haziran’da Selanik Aristoteles Üniversitesi'nin büyük bir akademik kadro ile Ruhban Okulu için hazırladığı, AVM tarzında bir değişim içeren bir proje yeniden servis edilmeye başladı.

2014’de yapılan bu proje ile ilgili Aristoteles Üniversitesi'nde yapılan basın açıklamasında şu sözler söylenmişti:“Bu Aristoteles Üniversitesi'nin evrensel güçlerini de gösteren bir projedir Mevcut ekonomik koşullar ve tüm zorluklarla rağmen bu konudaki ilhamımız, özellikle şimdi daha da güçlüdür.” Bahsi geçen toplantıda; 1971 yılında Türk yetkililer tarafından kapatılana kadar Ekümenik Patrikhane ve Ortodoksluğun bir sembolü olan Halki Ruhban Okulu’nun yeniden açılması için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğine de vurgu yapılmıştı.


1971’de okulu Türkiye’nin Ruhban Okulu’nu kapatmış olduğu külliyen yalandır. Zira aynı yıl yürürlüğe giren YÖK Kanunu çerçevesinde tüm yüksekokullar YÖK’e bağlanmıştı. Patrikhane ise (Bugün de olduğu gibi) gerek müfredat ve gerekse öğrenci ile öğretmenler açısından tam bağımsızlık ya da denetimsizlik istiyordu.

Böyle bir rüya gerçekleşebilir mi? Eski eser bir taşınmazda böyle bir mimari değişim yapılabilir mi? Elbette ki hayır! Ancak içinde bulunduğumuz 2018 Temmuz ayında, 2014’deki bir rüyanın fotoğraflarının neden yeniden servis edilmeye başlandığı ise üzerinde durulması gereken bir husus!

Patrikhane’nin en büyük destekçisi konumunda olan ABD’li Archonların geçmişte zengin içeriğe sahip olan resmi web sitesinde kısa bir süre önce büyük bir değişim yapıldı. https://www.archons.org/  

Ana sayfada flash ile dönüşümle açılan sadece 2 sayfa bulunuyor. Bu sayfalardan birincisinde bir fotoğraf üzerinde; “Heybeliada Okulu 47 yıl! Heybeliada Ruhban Okulu 1971'den beri zorla kapalıdır.”

(Halki Seminary... Year 47! The Theological School of Halki remains forcibly closed since 1971)

Bu sayfalardan ikincisinde ise bir fotoğraf üzerinde; “Türk Hükümeti, Ekümeniğin binlerce mülküne el koydu” şeklinde ifadeler yer almaktadır. 

(Desecration of Property The Turkish Government has confiscated thousands of properties from the Ecumenical)



Rutinin dışında, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yenilenen toplantı salonunda yapılan Sen Sinod toplantısı ile ABD’de çok etkin ve zengin kişilerden oluşan Archonların web sitelerindeki bu değişim ve 2014’de Selanik Aristoteles Üniversitesi'nin hazırladığı projenin yeniden servis edilmesinin zamanlama olarak çakışması ilginçtir.

Patrikhane geçtiğimiz yıllarda, üzerinde Rumluğun esamesi olmayan Silivri, Sivas, Bergama, Efes, Antalya, İznik, Perge, Çanakkale, Edirne, İzmir gibi yerlere metropolitler atadı. Rum Patrikhanesi esas olarak, Türkiye’de bulunan ve Türk vatandaşları olan Rum Cemaati’nin dini ihtiyaçlarını karşılamak için faaliyettedir.

Bu sene Heybeliada Ruhban Okulu’nda yapılan sinod toplantısında bazı yeni metropolitlikler ihdas edildi.

Bu tayinler arasında çok dikkat çeken bir husus var.

Yapılan açıklamalarında 1922’den beri boş olan duran “Ankara Metropolitliği”nden bahis edilerek “Birleşik Arap Emirlikleri ve Ankara Metropolitliği” ihdas ve tayin yapıldı.

Ankara’da; Sivas, Silivri, Çanakkale’de olduğu gibi Rum yok! Neden Ankara’da 1922’den beri olmayan bir metropolitlik kurma gereği duyuldu?

Birleşik Arap Emirlikleri ve Ankara Metropolitliği

Ankara Metropolitliği sadece Ankara değil aynı zamanda “Birleşik Arap Emirlikleri ve Ankara Metropolitliği” olarak ihdas edildi.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye aleyhinde çalışmaları ve düşünceleri malumdur ve bu aleyhteki çalışmalar arasında artık Rum Patrikhanesi ve Ruhban Okulu lehine de destek verildiği görülmektedir.

Rum Patriği Bartholomeos, 1 Mayıs’ta Heybeliada Ruhban Okulu’nda bazı diplomatlarla bir toplantı yaptı ve Eylül’de Ruhban Okulu’nun açılacağını duyurdu. Ardından bunun yalan olduğu ve yabancı misyon temsilcileri arasında algı yaratmaya yönelik olduğu ortaya çıktı.

Onlara göre; bu kadar önemli bir konu, onlarca kendi siteleri dururken Birleşik Arap Emirlikleri finansmanındaki ve “FETÖ” destekli/destekçisi “AHVAL” adlı bir haber sitesi üzerinden 10 Mayıs’ta haber edildi.

Aradan geçen 2 aydan sonra Patrikhane sinodunda alınan bir kararla “Birleşik Arap Emirlikleri ve Ankara Metropolitliği” ihdas edilmesinin düşündürücü olduğu aşikâr!

 ------------------


RUM PATRİKHANESİ'NİN GİZLİ DESTEKÇİLERİ

 Geçtiğimiz aylarda Patrikhane taraftarı haber sitelerinde yeni bir alışkanlık başladı. Amiyane tabir ile Patrikhane’den öksürseler anında haber yapan; Fanarion, Anatoli, Romfea, Agioritiko gibi web sitelerinde ve bunlara bağlı sosyal medya hesaplarında Patrikhane ile ilgili haberler dolaylı olarak yer almaya başladı.

Yunanca paylaşım yapan bu haber sitelerinde kendi açılarından çok önemli konular dahi artık direk olarak paylaşılmıyor ve dünyanın bir ucunda bir Grek sitesinde çıkan haber alıntı olarak paylaşılıyor.

Rum Patriği Bartholomeos, 25 Nisan 2018’de Ankara’da Cumhurbaşkanlığı’na bir ziyarette bulundu. Kabul esnasında Patriğin herhangi bir talebine cevap verildiği hakkında hiçbir resmi kaynakta bilgi paylaşılmadı. Konu ile ilgili haber ajanslarımızda tek satırlık bilgiler paylaşıldı. (Örneğin ANKA: Cumhurbaşkanımız günlük programında “Bartholomeos’u kabul edecek” şeklinde) (DHA -Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fener Rum Patriği Bartholomeos'u Beştepe'de kabul etti.) 

Patrikhane’ye tüzel kişilik verilmesi ile Ekümenik sıfatla kabul edilmesini ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını yıllardır Patrikhane Türkiye’den talep etmektedir ve AB ile ABD de bu hususlarda yıllardır Türkiye’ye baskı yapmaktadır. Ancak bu üç konuda Türkiye’nin tavizi olmadı.  Yıllardır yinelenen bu taleplerle ilgili bir değişiklik olsaydı mutlaka resmi bir açıklama yapılırdı.  Ve de bir edinim sağlansaydı yukarıda belirttiğimiz Yunanca yayın yapan haber sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında zaten flaş olarak duyurulurdu. Örneğin; İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu’nun resmi web sitesi olan Anatoli’de (Anadolu) çok iyi bir atmosferde yarım saat süren bir nezaket ziyareti yapıldığı haber oldu.

Bu noktada yayın organlarındaki haber verme itiyatları değişikliği gibi bir başka itiyat değişikliğinin de son zamanlarda gözlemlendiğini bildirmek gerekir. Yabancı misyon temsilcilerini Patrik seçildiğinden beri makamında kabul eden Bartholomeos, yabancı misyon temsilcilerini artık Heybeliada Ruhban Okulu’nda kabul ediyor.

Örneğin 6 Şubat 2018’de dini bir etkinlik bahane edilerek, ayinin ardından Heybeliada Ruhban Okulu’nda, okulun yeniden açılması için Türkiye’de bulunan misyonlardan Büyükelçi ve Başkonsolos düzeyinde kişilerin de katıldığı “Halki İlahiyat Okulu'nun yeniden açılması için Ekümenik Patriğin Yeni Çağrısı”  adı verilen bir toplantı düzenlenmişti. 1 Mayıs’ta Ruhban Okulu’nda yine aynı şekilde “İngiltere Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott” ve “AHEPA” Amerikan Helenik Eğitim İlerleme Derneği'nin üst düzey üyeleri ve Başkanı “Carl R. Hollister” ağırlandı. AHEPA’nın Kanada kolunun Yüksek Komiseri ve Başkanı “Christos Argirious” ise toplanan bir yardımı Heybeliada Ruhban Okulu'na verdi. 

Bartholomeos 4 Mayıs’ta, Avustralya’da çıkan “O Cosmos Gazetesi”ne bir röportaj verdi ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun önümüzdeki Eylül’de açılacağını söyledi. Patrikhane için çok önemli olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun Eylül’de açılma ihtimali kendi kaynaklarında değil, dünyanın diğer bir ucundan Greek-Australian Newspaper olarak tanımlanan O Cosmos Gazetesi’nde yayınlandı. Avustralya’da çıkan bu haber ilginçtir ki 11 Mayıs’a kadar yukarıda bahsi geçen kendi haber sitelerinde yer almadı. 11 Mayıs’ta Amen ve Romfea web siteleri; 4 Mayıs tarihli Avustralya O Cosmos Gazetesi haberini kaynak göstererek haberi verdiler ve Ruhban Okulu ile ilgili bilginin 1 Mayıs’ta İngiltere Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott ve “AHEPA” Derneği'nin üyelerine de söylendiği anlaşıldı.

10 Mayıs’ta şaşırtan bir gelişme oldu. Birleşik Arap Emirlikleri finansmanındaki ve “FETÖ” destekli/destekçisi “AHVAL” adlı bir haber sitesinde “Evren Dede” imzalı bir makalede, 4 Mayıs’ta “O Cosmos Gazetesi”nde çıkan Bartholomeos’un söyleşisi paylaşıldı. “AHVAL” adlı sitenin Türkiye’den erişimi engellenmiştir. (Vekil sunucu uzantılar kullanılarak erişilebilmektedir.)

AHVAL” haber sitesi ile ilgili Türkiye’de çıkmış çok sayıda haber bulunmakta. Bir örnek olarak “TİMETURK”te 3 Aralık 2017’de çıkan haber şu başlıkla yer almakta:

BAE’nin Finanse Ettiği “Türkiye Karşıtı Bir Site Kuruldu Başrolde FETÖ Var!

Haberin özeti şöyle: “Birleşik Arap Emirliklerince finanse edilen haber sitesi yayına başladı. Kurulacağı bilgisi aylar öncesinden sızdırılan sitede FETÖ ile ilişkili isimler dikkat çekiyor! Suudi Arabistanlı Twitter fenomeni Müctehid'in aylar öncesinden duyurduğu Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan destekli Türkiye karşıtı haber sitesi kuruldu. Sitenin ana omurgasını ise Türkiye'de isimleri Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile anılan isimler oluşturuyor.” 

 

(Haberin tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz) 

https://www.timeturk.com/bae-nin-finanse-ettigi-turkiye-karsiti-site-kuruldu-basrolde-fev to-var/haber-794279 

12 Mayıs’ta İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu’nun web sitesi “Anatoli” de AHVAL’i kaynak göstererek Bartholomeos’un Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili haberini paylaştı. Şu linkteki haberin içinde AHVAL’ın linki de yer almakta: 

http://anatoliblog.blogspot.com.tr/2018/05/blog-post_80.html

Tahminimizce Patrikhane tarafından kendilerince bir değerlendirme yapılarak ve bunu medya ile paylaşarak “Algı” ve kamuoyu yaratmaya çalışılmaktadır. Çünkü Ruhban Okulu’nun açılması için en ufak bir söz alınmış olsa; yayın organları olan Fanarion, Anatoli, Amen, Romfea, Agioritiko gibi web sitelerinde ve Patrikhane’nin resmi web sayfası olan “patriarchate.org”da bir bayram edası içinde bu haber yayınlanırdı.

Böyle bir haberi paylaşmak için, dünyanın ucunda Avustralya’daki bir medya aracılığı ve FETÖ destekli/destekçisi bir başka medya organını mesnet olarak göstermelerine ne gerek vardı?

Her halükarda asıl önemli olan husus şu ki Patrikhane nicedir bir şeylerin hazırlığında ve bunun için yan yollar ve gizli destekçiler kullanıyor.

---------------------------

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/rum-patrikhanesinin-gizli-destekcileri

http://soyledik.com/tr/makale/7377/rum-patrikhanesinin-gizli-destekcileri--bojidar-cipof.html

17 Mayıs 2018 Perşembe

ABD, ARCHONLAR ve DİNİ ÖZGÜRLÜKLER RAPORUNDA TÜRKİYE






 ABD’de “Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu” (USCIRF) adlı bir kuruluş var. Bu komisyon her sene Dünya’da din özgürlüğü ile ilgili bir rapor hazırlıyor ve ABD Hükümeti’ne sunuyor. Aslında bu raporun uluslararası diplomaside hiçbir bağlayıcılığı yok çünkü rapor sadece tavsiye niteliğinde, ancak  ABD tarafından “Algı Yönetimi” olarak kullanılan önemli bir argüman!

 

USCIRF’nin 2018 raporunda; 28 ülkede 2017 yılı içindeki din özgürlüğü ihlallerini kendilerince belgelemişler. Ve bu ülkeler arasında Türkiye de var!

 

Amerikan Kongresi tarafından kurulmuş olan bu komisyonun kendi ağızlarından tanıtımı şöyle: “Dışişleri Bakanlığı'ndan ayrı ve bağımsızdırTüm Dünya’da din özgürlüğünü gözlemleyen ve Devlet Başkanına, Dışişleri Bakanına ve Kongre'ye siyasi önerilerde bulunan bağımsız, çift partili bir ABD hükümeti danışma konseyidir. USCIRF, yurtdışındaki dini özgürlük ihlallerini, bu ihlallerin gerçeklerini ve koşullarını gözden geçirmekte ve Başkan, Dışişleri Bakanı ve Kongre'ye politika tavsiyeleri vermektedir. USCIRF Komiserleri, her iki siyasi partinin Başkanı ve Kongre liderleri tarafından atanırlar.

 

ABD Kongresi tarafından kurulmuş ve ABD maliyesi tarafından finanse edilen bir komisyonun ne kadar “bağımsız” olduğu şüphesiz tartışılır.  Bu komisyonun her sene yayınladığı raporlarda, bazı ülkelerdeki din özgürlüğü ihlalleri gözler önüne serilse de raporda yer alan bazı ülkeler, ABD çıkarları açısından özellikle yerden yere vurulmaktadır.

 

Açıkçası USCIRF’nin bağımsızlığı iddia edilse de bu masum görüntü kisvesi altında ABD politikalarını “Algı Yönetimi” olarak Dünya’ya empoze eden bir kurumdur.

2018 raporunun önemli bir kısmında özellikle endişe duyulan ülkeler (Countries of Particular Concern) veya IRFA (International Religious Freedom Act) olarak tanımlanan ülkelere yönelik tavsiyeler yer alıyor.

 

Raporda geçtiğimiz 2017 yılında dini özgürlüğü sistematik ve aleni olarak uygulayan veya bunlara yapanlara ses çıkarmayan hükümetler olarak şunlar gösterilmiş: Burma, Çin, Eritre, İran, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, Sudan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan -ve diğer altı ülke- Orta Afrika Cumhuriyeti, Nijerya, Pakistan, Rusya, Suriye ve Vietnam.

 

Raporda dini ihlallere sistematik olarak devam eden ve bu husustaki test unsurlarının bir ya da ikisini karşılayan ülkeler için ikinci bir kategoride ise şu ülkeler yer alıyor: Afganistan, Azerbaycan, Bahreyn, Küba, Mısır, Hindistan, Endonezya, Irak, Kazakistan, Laos, Malezya ve Türkiye…

 

Raporda ayrıca dini ihlallere sistematik olarak devam eden devlet dışı aktörler de şu üç grupta yer alıyor: Irak ve Suriye'deki DAEŞ, Afganistan'daki Taliban ve Somali'deki El-Şabab.

 

http://www.uscirf.gov/sites/default/files/USCIRFAnnualReport2018_wlinks.pdf

 

ABD’ye göre “bağımsız” olan USCIRF Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu’nun 25 Nisan’228 sayfalık 2018 Raporu’nu yukarıdaki linkten indirilebilir.

 

Raporda Türkiye açısından tuhaf olan bir durum var! Türkiye’ye 7 sayfa ayrılmış ama bu 7 sayfada ağırlıklı olarak “Rum Patrikhanesi” ve vakıfları yer almakta…

 

ABD’nin Rum Patrikhanesi’ne olan desteğini biliyoruz. Patrikhane’ye “Ekümenik” sanının verilmesi, Patrikhane’ye “tüzel kişilik” verilmesi ve “Heybeliada Ruhban Okulu”nun açılması; bunlar ABD’nin yıllardır Türkiye’den istediği taleplerdir…

 

ABD’de Helenizm emellerine ulaşmak için 1966 yılında kurulan “Order of Saint Andrew The Apostle Archon of The Ecumenical Patriarchate” adlı ABD’de inanılmaz siyasi ve ekonomik güce sahip bir dernek var.

Sözde bağımsız bir ABD kuruluşu olan USCIRF ile sözde değil özde Helenizm neferi Archonlar el ele açıkça aleyhimize faaliyetteler.

USCIRF’nin 25 Nisan’da yayınladığı rapordan hemen sonra 5 Mayıs’ta; Archonlar da her yıl yaptıkları gibi Türkiye’yi hedef alan kararların alındığı “Din Özgürlüğü Zirvesi” yaptılar. 

 

Archonların Başkanı Dr. Anthony J. Limberakis 11 Mayıs’ta, USCIRF raporunu mesnet alarak Türkiye aleyhine (Özeti aşağıda bulunan) bir açık mektup yayınladı.

“ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu (USCIRF), Bir Kez Daha Türkiye'yi, Dünya’nın Her Yerindeki Dini Özgürlük İhlalcileri Arasında Tanımlamaktadır.

ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu (USCIRF) dünyadaki din özgürlüğünün ihlallerini belgeleyen 2018 Yıllık Raporunu yayınladı ve Türkiye'yi 2. Seviye ihlal edenler arasında yani, dini özgürlük ihlallerine sistematik, devam eden ülkelere dâhil etti.

USCIRF'in Türkiye hakkındaki 2018 Yıllık Raporuna göre; 2017'de Türkiye'de din özgürlüğü durumu daha da kötüye gitti. Rum metropolitlerine çifte vatandaşlık verilmesindeki gecikmeler gibi hususlar da raporda yer aldı.

Bazı olumlu işaretler de var! Son yıllarda hükümet bazı azınlık mülklerini dini azınlık topluluklarına iade etme yönünde adımlar attı. Hükümet iki tarihi dini azınlık mülkünü, Rum Ortodoks Sümela Manastırı'nı ve Bulgar Ortodoks Kilisesi'ni restorasyon çabalarını destekledi.

Ancak, Ekim 2016'dan bu yana Protestan Papaz Andrew Brunson'un haksız bir şekilde gözaltında olmasının ülkede yaşayan diğer Hıristiyanlar üzerinde ürpertici bir etkisi oldu.

Erdoğan Hükümeti, Ekümenik Patrikhane’ye haksız baskı yapmaya da devam ediyor: Türk Hükümeti, Sen Sinod’a yalnızca Türk vatandaşı olanların seçilebileceğini dikte etmeye de devam ediyor. 2010'dan bu yana, sadece 30 yabancı metropolit Türk vatandaşlığına alındı

1971'den bu yana Heybeliada Rum Ortodoks İlahiyat Okulu kapatılmıştır. Oysaki o zamandan bu yana binlerce imam-hatip okulu açılmıştır.

Bu arada, tüm dini gruplar gibi Patrikhanenin hukuki statüsünün olmaması, tüzel kişiliğinin tescil edilmesi yasaklanmaktadır. Bunun yerine, Patriğin kendi kişisel adıyla mülk kaydettirmesi gerekiyor.

Ekümenik Patrikhanenin Archonları; ABD'li milletvekillerine Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasına izin vermek için Türkiye'ye baskı yapmalarını ve Konstantinopolis Ekümenik Patrikhanesi'ni desteklemelerini ve şu dört ana konuyu ele almaları için çağrıda bulunuyor.

1-Türk hükümeti Ekümenik Patriğin seçimini onaylamakta ve Patriğin bir Türk vatandaşı olması gerektiğinde ısrar etmemelidir.

2-Ekümenik Patrik Bartholomeos'un Ortodoksların Dünya çapında ruhani lideri olarak tanınması ve sadece yerel bir rahip olarak muamele görmemesi.

3-Ekümenik Patrikhaneye tüzel kişilik! Patrikhane Türkiye'de herhangi bir resmi işlemi kendi adı ile yapmasının engellenmemesi ve Patrikhanenin mülk almasını ve diğer idari işlere sahip olması için aracı kullanmasına gerek kalmaması.

4-Mülkiyetin Müsaderesinin önlenmesi: Tüzel bir kimlik olmadığı için Türk Hükümeti Patrikhane'nin yüzlerce yıldır sahip olduğu mülklere el koydu.

USCIRF yıllık raporunda listelenen din özgürlüğünün ihlalcileri arasında ABD'nin NATO müttefiki Türkiye de başlardadır. Buna göre, ABD Hükümeti’ni; Türkiye'nin dini azınlıkların haklarının iyileştirilmesi ve özellikle de Ekümenik Patrikhane’ye karşı devam eden ayrımcılığa ve tacize son verilmesi ile Türkiye'nin NATO'daki durumunu irdelemeye çağırıyoruz.”

Tekrar gibi olmakla birlikte, anlıyoruz ki ABD tarafından “bağımsız” lanse edilen “USCIRF” bağımsız değildir.

 

USCIRF Archonlarla birlikte omuz omuz Helenizm için çalışıyor ve anlıyoruz ki hem USCIRF hem de Archonlar aslında ABD’nin Türkiye aleyhindeki düşüncelerini dile getiren uzantılar…

 

--------------------------

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/abd-archonlar-ve-dini-ozgurlukler-raporunda-turkiye


http://soyledik.com/tr/makale/7373/abd-archonlar-ve-dini-ozgurlukler-raporunda-turkiye--bojidar-cipof.html


13 Mayıs 2018 Pazar

ABD, PATRİKHANE ve HELENİZM TRAFİĞİ II

Önceki iki makalemizin ilk paragraflarında; Türkiye’de ABD’nin “Müttefik mi, Düşman mı” olduğunun artık sorgulandığını ve Afrin’deki harekât ile ilgili en büyük hasmımızın ise “sözde” müttefikimiz, “sözde” bizim gibi bir NATO üyesi olan ABD olduğunu vurgulamıştık. Bir yandan da Ege ve Kıbrıs’ta Bizans oyunlarının hızlandığından yola çıkarak, her zaman pusuda bekleyen “Helenizm”in bu puslu havada bir şeyler kapma planları yaptığına da işaret etmiştik.

Helenizm” trafiği artarak devam ediyor! Rum Patrikhanesi, Yunanistan ve ABD üçgeninde son birkaç haftada endişe verici bir trafik var! 6 Şubat’ta Heybeliada Ruhban Okulu’nda okulun yeniden açılması için Türkiye’de bulunan misyon temsilcileri, Büyükelçi ve Başkonsolosların katılımıyla “Halki İlahiyat Okulu'nun yeniden açılması için Ekümenik Patriğin yeni çağrısı” adı verilen bir toplantı yapılmıştı.

Yeni bir toplantı 6 Şubat’ta yapılan bu toplantının önüne geçti! Patrik Bartholomeos, 1 Mayıs’ta beraberinde çok sayıda din adamı ile birlikte Heybeliada Ruhban Okulu’nda “İngiltere Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott” ve “AHEPA” Amerikan Helenik Eğitim İlerleme Derneği'nin üst düzey üyelerini ağırladı. (American Hellenic Educational Progressive Association)

Önceki makalelerimizde son zamanlarda tırmanan Pontusçuluğa, Dünya’nın birçok yerinde sözde Pontus soykırımı toplantıları yapılmakta olduğuna ve 9 Şubat 2018’de İstanbul’daki “Zoğrafyon Rum Lisesi”nde sekizinci kez yapılan bir festivale ve bu festivale katılanların nedense sadece Pontusçular olduğuna da dikkat çekmiştik. 

Yeni bir toplantı 6 Şubat’ta yapılan bu toplantının önüne geçti! Patrik Bartholomeos, 1 Mayıs’ta beraberinde çok sayıda din adamı ile birlikte Heybeliada Ruhban Okulu’nda “İngiltere Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott” ve “AHEPA” Amerikan Helenik Eğitim İlerleme Derneği'nin üst düzey üyelerini ağırladı. (American Hellenic Educational Progressive Association)

Kaynak linklerde [1] okuyabileceğiniz makalemizde ayrıca son zamanlarda tırmanan Pontusçuluğa, Dünya’nın birçok yerinde sözde Pontus soykırımı toplantıları yapılmakta olduğuna ve 9 Şubat 2018’de İstanbul’daki “Zoğrafyon Rum Lisesi”nde sekizinci kez yapılan bir festivale ve bu festivale katılanların nedense sadece Pontusçular olduğuna dikkat çekmiştik.

Bahsi geçen festival katılımcıları arasında bulunan AHEPA “Amerikan Helenik Eğitim İlerleme Derneği”nin kısa bir süre sonra İngiltere Büyükelçisi ile birlikte Türkiye’de tekrar boy göstermesi enteresandır ve dikkatle izlenmesi gereken bir durumdur.

AHEPA Başkanı “Carl R. Hollister” 1 Mayıs’ta Rum Patriği Bartholomeos’a hitaben yaptığı konuşmasında, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasının en büyük hakları olduğunu söyledi ve bu hususta her türlü yardımı yapmaya hazır olduklarını da belirtti. Konuşmasında şu detay fevkalade önemlidir: Carl R. Hollister sorumlu olduğu kurumun (AHEPA’nın) Ruhban Okulu'nu yeniden açma hakkını koruduğunu söylemiştir.

(Carl (Icaros) R. Hollister: ABD’li işadamı AHEPA’nın 2017 Temmuz’da yapılan, 95. Konvansiyonunda genel başkanlığa seçilmiştir)

AHEPA’nın Kanada kolunun Yüksek Komiseri ve Başkanı “Christos Argirious” ise toplanan maddi bir yardımı Heybeliada Ruhban Okulu'na verdi. (Miktar hakkında bilgi alınamamıştır.)


Patrik Bartholomeos, İngiltere Büyükelçisi, AHEPA Başkanı ve AHEPA’nın Kanada Başkanı Ruhban Okulu’nda neden toplandılar?” Diye düşünürken birden bire bugüne kadar “Helenizm Destekçiliği” için adı pek öne çıkmayan Kanada’dan enteresan bir haber aldık!

1 Mayıs’ta yapılan bu enteresan toplantıdan sadece 2 gün sonra, 3 Mayıs’ta; Quebec eyaletinde yer alan ve 450 bin civarında nüfusu olan “Kanada Laval Kenti Meclisi” Sözde Pontus Katliamını Tanıdı!

Laval Şehri Meclisi 1914-1922 yılları arasında meydana gelen Pontus katliamını; soykırımın tanınması ve soykırımda ölenlerin onurlandırılması söylemi ile mecliste oybirliğiyle kabul etti ve “Bir milyondan fazla Yunanlı ve diğer azınlıklar Osmanlı ve Türk milliyetçi güçleri tarafından Küçük Asya'da öldürüldüler ya da kovuldular.” iddiasında bulunuldu. Alınan kararın belgesi Montreal Başkonsolosu Deniz Barkan Umruk’a da gönderilmiştir.

Yunanistan Kanada Büyükelçisi “Dimitris Azemopoulos”, milletvekillerine ve meclis üyelerine desteklerinden dolayı teşekkür etti ve sosyal medya hesabında şunları paylaştı: “Oybirliği! Evet, Kanada'nın en büyüklerinden biri olan Laval Belediyesi Meclisi oybirliği ile Pontus Soykırımını tanıdı! Hakikat ve adalet her zaman sonunda zaferle kazanır. Dürüst olmak gerekirse, bu alınan karara katkıda bulunan herkese derin bir şekilde minnettarım.

Kanada'daki Helenik Kongresi ise Laval Kenti’nin bu kararı için şu ifadeleri kullandı:

 “Quebec'teki Hellenik topluluğu için tarihi bir karardır. Burada, Quebec ve Kanada'da, Yunan atalarımıza ve insanlığımıza karşı yapılan bu acımasız ve iğrenç suçları gelecek nesillere hatırlatmak hepimiz için bir görevdir.





Megali İdea”nın en büyük destekçileri Rum Patrikhanesi’nin himayesinde, Amerika’da yapılanmış ve bir devlet yapısı gibi organize edilmiş ABD’deki Archonlar topluluğudur.

Fener Rum Patriği’nin başkanlığında sivil ve ruhanilerden oluşan adeta bir “Hükümet” modeli şeklinde çalışan bu kişilere kısaca “Archon” deniyor. Archonluk, tüm imkânlarını “Megali İdea” emelleri için ortaya koyabilecek kişilerden oluşan “Paramasonik” bir yapılanmadır. Eski Rum Patriklerinden 1.Athenagoras’ın oluşturduğu bu yapılanma; 1966 yılında “Order of Saint Andrew The Apostle Archon of The Ecumenical Patriarchate” adıyla bir derneğin Amerika’da kurulması ile devam etti. Archonlar, şu anda ABD’de inanılmaz siyasi ve ekonomik güce sahiptirler ve ana amaçları şunlardır:

1- Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri nezdinde, Heybeliada Ruhban Okulu konusunda lobi çalışmaları yapmak.

2- Patrikhane’nin mülk edinme konusu ve Rum vakıflarının mal varlıklarının iadesini sağlamak.

3- Türk Hükümeti’nin Patrik seçimine ve Sen Sinod’un oluşumuna müdahale etmemesini temin etmek.

4- Rum Patrikhanesi’nin "Ekümenizm"liğinin Türkiye tarafında tanınmasını sağlamak.

Archonlar son zamanlarda gerek resmi web sayfalarında ve gerekse çeşitli sosyal medya hesaplarından Türkiye’ye saldırmaktadırlar. Örnek olarak; 4 Mayıs’ta yapılan bir paylaşımda, Rum Patriği ve Sen Sinod üyelerinin bir fotoğrafı şu ifadelerle paylaşıldı: “Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana, Türkiye'deki hükümet yetkilileri; Ekümenik Patriğin seçilmesinin içsel Kilise sürecine müdahale etmektedir. Bu keyfiyete göre; Türk hükümeti herhangi bir patrik adayını keyfi olarak veto edebilmektedir.

Halen ülkemizde tutuklu, ABD’li “Papaz Brunson” için ise şu paylaşım yapıldı: Bir yıldan fazla bir süredir bir Türk hapishanesinde bulunan masum ABD vatandaşı olan papaz Andrew Brunson'un, inancından dolayı serbest bırakılması için dua ediniz. Yargılanmasının 2. günü yarın 7 Mayıs’tadır. Zaman; şimdi Hıristiyan kardeşimize karşı durmak ve serbest bırakılmasını talep etmek zamanıdır.

Yeni Vakıflar Kanunu’nun, 41. Maddesi gereğince 28 Aralık 2008’de yapılan “Vakıflar Meclisi’ne “Azınlık Vakıfları Temsilcisi” olarak “Pandeli Laki Vingas” seçilmişti. Laki Vingas Rum vakıflarında ve derneklerinde halen çeşitli görevlerde bulunan Rum Cemaati’nin önemli bir mensubudur. Laki Vingas; 25 Mart 2011’de “Boyacıköy Rum Kilisesi”nde yapılan bir törenle “Archon” ünvanı almıştı.

ABD’de Archonlar tarafından her yıl özellikle Türkiye’yi hedef alan kararların alındığı “Din Özgürlüğü Zirvesi” yapılmaktadır. Bu seneki zirve 5 Mayıs’ta yapıldı. Archonlar bu zirvede “Papaz Brunson”un serbest bırakılması için kamuoyu yaratılmasına “Türkiye'de, demokratik ülkelerdeki devredilemez insan haklarına ilişkin olarak çok az ilerleme kaydedildiğini üzüntüyle not ediyoruz. Bunların arasında, Türkiye Hükümeti’nin Ekim 2016'dan bu yana Amerikalı Papaz Andrew Brunson’u esir tutmaya devam etmektedir ve din özgürlüğü kavramı da göz ardı edilmektedir. Türkiye Hükümeti’ne Papaz Brunson'u derhal serbest bırakmaya ve din özgürlüğüne karşı bağlılığını yeniden teyit etmeye çağırıyoruz.” Şeklinde ifadelerin de yer aldığı için bir karar aldılar ve 10 Mayıs’ta resmi web sitelerinde yayınladılar.






ABD Rum Başpiskoposluğunda, ABD Başpiskoposu Demetrios’un ev sahipliğinde yapılan bu zirvenin Patrikhane için dinsel özgürlük arayışındaki ilerlemeleri değerlendirmek için yapıldığı da belirtilmiştir. Çok sayıda Archonun katıldığı toplantıya Fransa Metropoliti “Emmanuel” ve “Laki Vingas” da katıldı.

-----------------------